Amerika Birleşik Devletleri’nin en büyük ekonomisine sahip olan Kaliforniya Eyaleti, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında karbon fiyatlandırma mekanizmalarından biri olan Cap-and-Invest programını 2045 yılına kadar uzatma kararı almıştır. Bu program, büyük sera gazı salımı gerçekleştiren işletmelerin, belirli bir azalan emisyon tavanı çerçevesinde izin satın alarak faaliyetlerine devam etmelerini öngörmekte olup, elde edilen gelirlerin iklim projelerine yönlendirilmesini amaçlamaktadır.

Kaliforniya Eyaleti, 2025-2026 bütçe taslağı kapsamında, eyaletin “Cap-and-Invest” programını 2045 yılına kadar uzatma kararı aldığını belirtmiştir. Program, fazla miktarda sera gazı salımı yapan işletmelerin (major emitters), zamanla azalan bir emisyon üst sınırını (declining cap) aşmaları durumunda, fazla emisyonları için izin satın almalarını zorunlu kılmakta olup karbon fiyatlandırması yoluyla emisyonların azaltılmasını teşvik etmektedir.

2030 yılında sona ermesi planlanan programın uzatılmasıyla, Kaliforniya İklim Kredisi (California Climate Credit) uygulamasının devam etmesi ve bu süreçte yaklaşık 60 milyar dolar tutarında elektrik faturası kredilerinin eyalet sakinlerine aktarılması öngörülmektedir.

Program kapsamında, yıllık olarak azalan miktarda emisyon izni tahsis edilmekte; bu izinler açık artırma yoluyla satılmakta veya emisyonlarını azaltan şirketler arasında alım satıma konu olabilmektedir. Böylece karbon emisyonlarına piyasa temelli bir fiyatlandırma mekanizması getirilmektedir. Bu yöntemle karbon emisyonlarının maliyeti artırılarak, şirketlerin temiz teknolojiye yatırım yapmaları teşvik edilmektedir.

Öte yandan, federal düzeyde Trump yönetimi ve bazı Cumhuriyetçi siyasetçiler tarafından, eyaletlerin sera gazı emisyonlarına yönelik yükümlülük getiren bu tür programlara yönelik artan baskılar bulunmaktadır.

Başkan Trump, Nisan ayında yürürlüğe koyduğu bir başkanlık kararnamesi ile “anayasaya aykırı olabileceği düşünülen” eyalet ve yerel düzenlemelerin tespiti ve engellenmesi talimatını vermiştir.

Bu kapsamda özellikle “iklim değişikliği,” “çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG)” girişimleri, “çevresel adalet,” karbon ve sera gazı emisyonlarıyla ilgili yasalar hedef alınmıştır.

Trump yönetimi, Kaliforniya’nın cap-and-trade sisteminin yanı sıra New York ve Vermont eyaletlerinde enerji şirketlerine yönelik yeni yasaları da eleştirmiş ve bu eyaletlerdeki yasaların uygulanmasına karşı hukuki süreçler başlatmıştır.

Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, federal yönetimin baskılarına rağmen eyaletin temel değerlerinin değişmediğini ve ekonomi üzerindeki olumsuz etkiler devam etse de, eyaletin konut projeleri, çalışan ailelerin yaşam maliyetlerinin düşürülmesi ve çocuklara yapılan yatırımlar gibi planlar sunmaya devam ettiğini belirtmiştir.

Programdan elde edilen gelirlerin, Kaliforniya’nın yüksek hızlı demiryolu projesi gibi “dönüştürücü iklim projelerine” yatırım yapmak üzere kullanılacağı ifade edilmiştir. Böylece, Kaliforniya hem karbon emisyonlarını azaltmayı sürdürecek hem de ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleri doğrultusunda önemli projeleri hayata geçirmeye devam edecektir.

Sonuç olarak, Kaliforniya’nın Cap-and-Invest programını uzatma kararı, eyaletin iklim değişikliğiyle mücadelede öncü rolünü pekiştirirken, federal yönetimin karşı çıkışlarına rağmen çevresel sürdürülebilirlik ve ekonomik büyüme arasındaki dengeyi gözeten kapsamlı bir politika izlediğinin göstergesidir.