Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (Extended Producer Responsibility- “EPR”) bir ürünün yaşam döngüsü boyunca oluşan atıkların yönetiminden sorumlu olan üreticilerin, ithalatçıların veya satıcıların finansal veya organizasyonel sorumluluğunu ifade eden bir kavramdır. Bu yaklaşım, atık yönetimi ve geri dönüşümün teşvik edilmesi, atık miktarının azaltılması ve çevresel sürdürebilirliğin artırılmasını amaçlamaktadır.

EPR’ın temel noktası, üretici veya ürün sahiplerinin ürünlerini piyasaya sürdükten sonra atıklarının etkili bir şekilde yönetiminden sorumlu olmaları gerektiği anlayışına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, ürünün kullanım ömrü sona erdikten sonra atığının toplanması, geri dönüşümü veya güvenli bir şekilde bertaraf edilmesi gibi çeşitli aşamalarda ortaya çıkmaktadır.

Böylelikle, atık yönetiminin mali yükünü üreticilere veya ürün sahiplerine aktarmayı amaçlamakta olup “kirleten öder” ilkesi uygulanmasını sağlamaktadır. EPR kapsamında üreticiler veya ürün sahipleri, kullanılmış ürünlerin veya ambalajların toplanması ve geri dönüşüm tesislerine iletilmesi için sistemler kurmalı veya bu süreçleri finanse etmeye odaklanmalı, ürünlerin çevresel etkilerini azaltmak amacıyla çevre dostu tasarım yöntemlerini tercih etmelidir.

Böylelikle, ürünlerin daha uzun ömürlü olması, yeniden kullanılabilir olması veya daha kolay geri dönüştürülebilir olması sağlanacaktır.

İlaveten, ürünlerin kullanım sırasında daha az atık üretmesi için tasarım ve üretim süreçlerini iyileştirmeyi amaçlamakta olup üreticiler, atıklarını güvenli bir şekilde bertaraf etmek için uygun yöntemler kullanmalıdır.

EPR, çevresel sürdürebilirlik ve atık yönetimi hedeflerine ulaşmak için etkili bir araç olarak kabul edilmektedir. Bu yaklaşım, atık yönetiminin mali yükünü üreticilerin ve ürün sahiplerinin üzerine getirerek, atık miktarını azaltmayı ve çevresel etkileri en aza indirmeyi teşvik etmektedir.

Avrupa Birliği’nde belirli ürünler için EPR yasaları uzun yıllardır yürürlüktedir.

2008 yılında kabul edilen 2018/851 sayılı AB Direktifi, atık ve atık yönetimi konusunda; EPR’ın üye devletlerin ürün üreticilerinin bir ürünün yaşam döngüsünün atık aşamasının yönetimi için finansal sorumluluğu veya finansal ve organizasyonel sorumluluğunu taşımasını sağlamak amacıyla aldığı önlemler topluluğunu ifade edilmiştir.

AB Üye Devletleri’nin EPR kapsamında yasal düzenlemelerde önemli bir artış bulunmakta olup, yasal değişiklikler, EPR düzenlemelerine dahil edilen ürün türlerinin genişletilmesine odaklanmaktadır. En büyük düzenleyici değişiklik, raporlama ve ücret ödeme sorumluluğunu yerel otoritelerden ve diğer atık akışlarını toplayan kişilerden üreticilere kaydırma yönündedir.

Fransa, EPR rejiminin geliştirilmesinde lider konumda olup her yıl ek sektörler eklemekte ve EPR çerçevesinde önemli değişiklikler Ocak 2022’den itibaren yürürlüğe girmiştir. Almanya’da son zamanlarda mevcut düzenlemelere önemli değişiklikler yapmış ve ambalaj için ek hükümleri Temmuz 2022’de yürürlüğe girmiştir.

Birleşik Krallık düzenlemelerinde de değişiklikler bulunmakta olup Birleşik Krallık pazarına belirli düzenlemeler kapsamındaki ürünleri sunan işletmeler, ürünün yaşam döngüsü boyunca ortaya çıkan tüm maliyetleri karşılamak zorunda kalacaklardır. 28 Şubat 2023 tarihinde, Birleşik Krallık’ta Ambalaj Atığı Yönetmeliği yürürlüğe girmiş olup, bu düzenleme, ambalaj üreticilerinin Birleşik Krallık’ta piyasaya sürdükleri ambalaj miktarı ve türüne ilişkin verileri toplamasını ve raporlamasını gerektirmektedir. Bu veriler, 2025’te başlaması planlanan ambalajlama için EPR planının bir

parçası olarak bu ambalajların yönetiminin maliyetini karşılamak için bu üreticilerin ödemesi gereken ücretleri hesaplamak için gerekmektedir. İthalatçılar, distribütörler de dahil olmak üzere ambalaj tedarik zincirindeki işletmeleri etkilediğinden bu gelişme önem arz etmektedir.

Ambalaj malzemeleri bakımından, İspanya’da 1 Ocak 2023 tarihinden itibaren tüm sektörlere yönelik geçerli olmak üzere tek kullanımlık plastik ambalajların kullanımına ilişkin vergi uygulaması yürürlüğe girmiş olup, İspanya bu düzenleme ile Avrupa Birliği’nde öncü konumdadır.

Söz konusu mevzuat, döngüsel ekonomiyi teşvik etmek için hükümet tarafından desteklenen ve Nisan ayında kabul edilen atık ve kirletilmiş topraklar yasasına dayanmaktadır. Düzenlemenin kapsamı oldukça geniş olup, geri dönüştürülmemiş plastik ambalajın kilogramı başına 0,45 Euro vergi oranı bulunmaktadır. Düzenleme, içi boş veya dolu tek kullanımlık plastik ambalajların üretimi, ithalatı ve AB içi edinimi için geçerli olacaktır. Vergi mükellefleri ve tedarik zincirindeki katılımcılar çeşitli muhasebe yükümlülüklerinin yanı sıra periyodik plastik vergi beyannamelerinin verilmesi, gümrük beyannameleri ve bu hususlara ilişkin kayıt tutmakla yükümlü olacaklardır.

Birleşik Krallık’ta 1 Nisan 2022’den beri yürürlükte olan plastik ambalaj vergisi ile karşılaştırıldığında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Örneğin, İspanya’da yürürlüğe giren plastik ambalaj vergisi hem boş paketleme malzemelerinin işlemlerini hem de paketlenmiş ürünleri kapsamaktadır ve birincil, ikincil ve üçüncül seviye paketlemeler için de geçer.

Plastik ambalaj vergisi, sektördeki çeşitli kuruluşlar, verginin sadece işletmelere değil, hane halkına da ağır yükümlülükler getireceğinden bahisle uygulama konusunda bir yıl erteleme talebinde bulunmalarına rağmen düzenleme herhangi bir gecikme yaşanmadan 1 Ocak 2023 tarihinden itibaren geçerli olacaktır. İspanya plastik ambalaj vergisinin yanında, ambalaj ve ambalaj atıkları hakkındaki kraliyet kararnamesinin bu hafta onaylanmasıyla birlikte ambalaj atığı düzenlemelerini AB standartlarına uyarlamıştır.

Avrupa Komisyonu tarafından Döngüsel Ekonomi Eylem Planı kapsamında artan ambalaj atıklarıyla ve plastik kirliliği ile mücadele etmeyi amaçlayan, 30 Kasım 2022 tarihinde önermiş olduğu yeni kurallara göre, Avrupa Birliği pazarındaki tüm ambalajların 2030 yılına kadar tamamen geri dönüştürülebilir olması gerekecektir.

Avrupa Komisyonu’na göre, harekete geçilmediği takdirde, Avrupa’da halihazırda kişi başına yılda yaklaşık 180 kg’a ulaşan ambalaj atığı, 2030 yılına kadar %19, plastik ambalaj atığı ise %46 artacaktır. Ambalaj, Avrupa Birliği’nde kullanılan plastiğin %40’ını ve kağıdın %50’sini oluşturmaktadır. Yeni teklif ile yeniden kullanım ve geri dönüşüm yoluyla 2040 yılına kadar ambalaj atıklarını %15 oranında azaltılması hedeflenmektedir. Böylelikle, şirketlerin ürünlerinin belirli bir yüzdesini tüketicilere yeniden kullanılabilir veya yeniden doldurulabilir ambalajlarda sunmaları gerekecek olup, ambalaj formatlarında bazı standardizasyonlar getirilecektir.

Türkiye’de ürünleri AB pazarında işlem gören birçok şirket olması nedeniyle söz konusu düzenlemelerin Türk şirketler üzerinde de büyük etkisi olacak olup, bu bağlamda ambalaj malzemelerin sürdürülebilirlik ve etiketleme kriterlerini karşılaması gerekecektir.

Ambalaj malzemelerinin yanı sıra, Avrupa Birliği pazarında işlem görecek ürünler kapsamında, Dijital Ürün Pasaportu (Digital Product Passports- DPP) yakın zamanda yürürlüğe girecek olup, bu pasaport AB’nin döngüsel ekonomiye geçişinde, teknik temellerdendir.

30 Mart 2022 tarihinde Avrupa Komisyonu tarafından sunulan “Sürdürülebilir Ürünler İçin Ekodizayn Düzenlemesi” kapsamında getirilmesi planlanan Dijital Ürün Pasaportları sayesinde AB piyasalarına sunulan ürünlerin tüketiciler nezdinde izlenebilirliğinin artırılması hedeflenmektedir.

Dijital Ürün Pasaportu sistemiyle tedarik zincirindeki kullanıcıların ürünleri yeniden kullanabilmesi ya da ürünlerin atık yönetim tesislerinde doğru şekilde işlenebilmesi için her bir ürün yapısı hakkında en doğru bilgiler paylaşılacaktır. Dijital Ürün Pasaportunun sunduğu karşılaştırma imkanı nedeni ile döngüsel ekonomik modele uyum sağlayamayan firmaların da tedarik zincirlerinde tutunması zorlaşacaktır. Toplumun ve ekonomideki tüm sektörlerin, yükümlülüklerini yerine getirmesi amaçlanırken, hazır giyim sektörü, batarya ve oyuncaklarla birlikte, düzenlemeden ilk etkilenen sektörler olacaklardır.

Avrupa Komisyonu tarafından 2024 yılına kadar çıkarılacak olan bir Yetki Devrine Dayanan Tasarruf (Delegated Act) ile 2026 yılından itibaren 2 kWh’ın üzerindeki elektrikli araç bataryaları için Dijital Ürün Pasaportları oluşturulmasının zorunlu olması öngörülmektedir.

AB pazarındaki ürünlere yönelik getirilecek olan düzenlemelere Türkiye’den Avrupa Birliğine ihracat yapan firmaların da uyum sağlaması ve yeterlilikleri karşılaması gerekmektedir. Sürdürülebilir Ürün İnisiyatifi’nin uygulamaya geçmesi ile birlikte enerji verimliliği, dayanıklılık gibi Ekodizayn kriterlerini karşılamayan ürünlerin Avrupa Birliği’ne ihraç edilmesi zorlaşacaktır. Türkiye’deki üreticilerin, Dijital Ürün Pasaportu uygulamasına tabi ürünlere yönelik hazırlık yapması gerekmektedir. Zira, AB’deki üreticilerin, karbon ayak izlerini azaltarak kendi rekabet güçlerini korumak için, kriterleri sağlamayan alt üreticileri tedarik zincirlerinden çıkartacağı öngörülmektedir.

Bu doğrultuda pazar ürünlerinin belirlenen standartlara uyum sağlayarak Dijital Ürün Pasaportu için uygun hale getirilmesi hem döngüsel ekonomi açısından hem de Türkiye’nin ihracat payının korunması bakımından büyük önem arz etmektedir.

Sonuç olarak, EPR ve benzeri düzenlemeler, atık yönetimi, çevresel sürdürülebilirlik ve ürün tasarımı konularında önemli adımlar atmaktadır ve işletmelerin bu değişikliklere uyum sağlamaları ve sürdürülebilirlik hedeflerine odaklanmaları gerekmektedir.