Yeşil aklamayla (Greenwashing)  mücadele kapsamında, Kanada hükümeti Rekabet Yasası’nı (The Competition Act) revize ederek, pazarlama materyallerindeki çevresel iddiaları düzenleyen yeni bir hüküm dahil etmiştir.

Kanada Parlamentosu tarafından 20 Haziran’da kabul edilen yeni mevzuat, çevresel iddiaları düzenlemeyi ve Kanada’da yeşil aklamayı önlemeyi amaçlamaktadır. Rekabet Yasası’na konuya ilişkin iki paragraf eklenerek bu alandaki düzenleme büyük ölçüde artırılmış ve çevresel iddialar aldatıcı pazarlama uygulamaları kapsamına alınmıştır. Rekabet Yasası, ticareti, birleşmeleri ve pazarlama uygulamalarını düzenlemekte olup bu yasa, Kanada’da faaliyet gösteren yabancı şirketler kadar, Kanada’da yerleşik şirketler için de geçerlidir. Bu bağlamda düzenleme, yalnızca Kanadalı şirketler için değil, Kanada’da iş yapan diğer ülke şirketleri için ağır mali yaptırımlara yol açabilecek yeni bir yasal sorumluluk yaratmaktadır.

Bu düzenlemenin üzerine, bazı şirketler yasayı ihlal etmemek adına aşırı tedbirli davranmakta ve web siteleri ile sosyal medya hesaplarındaki tüm içerikleri silmek gibi çeşitli adımlar atmaktadır.

Paris Anlaşması’nın ardından iklim değişikliği üzerindeki uluslararası odaklanma arttıkça, işletmelere çevre dostu olma konusunda baskı da artmıştır. Bu talebi karşılamak isteyen şirketler, yeşil eylemleri sergileyen pazarlama materyalleri ve sürdürülebilirlik raporları oluşturmuşlardır.

Son bir yıl içinde, yeşil aklama veya bir şirketin pazarlama materyallerinde ve sürdürülebilirlik raporlarında çevre dostu eylemlerini farklı yansıtmasıyla ilgili dava ve düzenleyici işlemlerde belirgin bir artış olmuştur.

Şirketler, tüketici koruma yasaları kapsamında araştırılmakta ve pazarlama materyallerinde ve sürdürülebilirlik raporlarında yapılan açıklamalar nedeniyle dava edilmektedir. Bu davalar, yeşil aklamaya doğrudan yönelik düzenlemeleri olmayan yargı bölgelerinde dahi gerçekleşmektedir.

Kanada Rekabet Yasası’nda gerçekleştirilen düzenlemenin, işletmelerin “çevreyi koruma veya iyileştirme ya da iklim değişikliğinin çevresel ve ekolojik nedenlerini veya etkilerini hafifletme” ile ilgili iddialarını ele almaktadır. Bu iddialar “uluslararası olarak tanınan metodolojiye” göre kanıtlanmalıdır.

Başka bir deyişle, bir şirket pazarlama kampanyasında veya web sitesinde çevre dostu olduğunu iddia ediyorsa, bunu kanıtlamak zorundadır. İlaveten, yasa uyarınca, gerçek kişilerin, Rekabet Bürosu’na (Competition Bureau) bir soruşturma talebinde bulunabilmesi mümkün kılınmıştır.

İklim aktivistleri, halihazırda bu yönde şikayetlerde bulunmakta olup, en son Lululemon athletica inc.’ye karşı bir şikayet söz konusu olmuştur. Stand.earth tarafından yapılan başvuru, Lululemon’un “Be Planet” pazarlama kampanyasının bir parçası olarak iklim değişikliğine ilişkin faaliyetlerini abartarak yeşil aklama yaptığını iddia etmektedir. Başvuru, Lululemon’un 2022 Etki Raporu’nun 2020’den bu yana sera gazı emisyonlarında %100 artış gösterdiğini belirtmektedir. Ayrıca, kullanılan malzemelerin %60’ının fosil yakıtlardan türetildiğini ifade etmektedir. Ancak, Stand.earth, sera gazı emisyonlarının %99’unun doğrudan tedarikçiden değil, tedarik zinciri ve nihai kullanıcıdan kaynaklandığını belirtmektedir.

Şikayet ayrıca iklim aktivistlerinin yeşil aklama iddialarında bulunmak için sürdürülebilirlik raporlarını ve çevresel, sosyal ve yönetişim raporlarını nasıl kullandıklarını göstermektedir.

Benzer şikayetler Kanada Gaz Birliği, Enbridge, FortisBC, Pathways Alliance, Shell ve Sürdürülebilir Ormancılık Girişimi’ne karşı yapılmıştır. Bu şikayetler, çevresel iddiaları aldatıcı pazarlama ile ilişkilendirmeye çalışan bir yasa yorumuna dayanıyordu. Yeni dil, bu iddiaları doğrudan aldatıcı pazarlama olarak sınıflandırarak, Kanada merkezli şirketlere ve Kanada’da iş yapan diğer ülke şirketlerine açık bir sorumluluk getirmektedir.

Kanada’daki yeni düzenleme, iklim iddiaları üzerindeki denetimi artıracak olup Kanada’da faaliyet gösteren şirketlerin bu duruma karşı hazırlıklı olmaları gerekmektedir.