Bilim Temelli Hedefler Girişimi (SBTi) tarafından kara taşımacılığı sektörüne özel olarak hazırlanan rehber doküman, emisyon azaltım hedeflerinin bilimsel temellere dayandırılması açısından önemli bir referans niteliği taşımaktadır. Bu doküman, taşımacılık sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin emisyon azaltım hedeflerini oluştururken kullanabilecekleri metodolojileri detaylandırmakta ve sektörel dekarbonizasyon hedeflerine ulaşma sürecine rehberlik etmektedir. Bu bağlamda, işletmelerin SBTi’nin sunduğu kriterleri esas alarak sürdürülebilirlik stratejilerini geliştirmesi ve bu doğrultuda hedefler belirlemesi, hem ulusal hem de küresel iklim hedeflerinin gerçekleştirilmesine önemli katkılar sağlayacaktır.

Bilim Temelli Hedefler Girişimi (Science Based Targets initiative – “SBTi”) tarafından kara taşımacılığı sektörüne yönelik olarak hazırlanan bu doküman, sektörel emisyon azaltım hedeflerinin bilimsel temellere dayandırılması sürecinde kritik bir rehber niteliği taşımaktadır. Bu belge, kara taşımacılığı sektörüne özgü hedef belirleme kriterlerini bir araya getirerek mevcut SBTi dokümanlarında yer alan kriter ve önerileri, ayrıca otomotiv üreticileri için 1,5°C hedef belirleme kriterlerini kapsamaktadır.

Doküman, kara taşımacılığı sektöründeki şirketlerin hedef belirleme sürecinde ihtiyaç duyacağı kapsamlı bilgi ve metodolojileri sunarken aynı zamanda emisyon azaltımında artan küresel hedeflere uyum sağlamayı amaçlamaktadır. Yolcu ve yük taşımacılığı şirketleri (kara ve demiryolu), lojistik hizmet sağlayıcılar, taşıyıcılar, posta şirketleri, kara taşıtı üreticileri, yedek parça üreticileri ve genel olarak değer zincirlerinde büyük kara taşımacılığı emisyonlarına sahip şirketler bu rehberin kapsama alanına girmektedir.

Taşımacılık Sektöründe Dekarbonizasyon

Düşük veya sıfır karbon ekonomisine geçiş hızlanırken, her sektör ve her pazar Paris Anlaşması hedefleri doğrultusunda dönüşüm geçirmektedir. Şirketler dahil olmak üzere devlet dışı aktörler, bu değişimin öncüsü olma konusunda kritik bir rol üstlenmektedir.

Taşımacılık sektörünün de bu dönüşümden geri kalmaması gerekmektedir zira bugün, bu sektör enerjiye bağlı küresel emisyonların %23’ünü oluşturmakta ve en hızlı büyüyen sektörlerden biri olarak öne çıkmaktadır. Ulusal Katkı Beyanları çerçevesinde yapılan analizler, taşımacılık sektörünün iklim eylemi konusunda yetersiz kaldığını ve Paris Anlaşması’nın 2050’ye yönelik hedefleriyle uyumlu bir dönüşüm için daha fazla çabaya ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Ancak, taşımacılık sektörünü karbonsuzlaştırmak, teknolojik yenilikler, arazi kullanım planlaması, ulaşım talep yönetimi, modlar arası geçiş ve elektrikli mobiliteye geçiş ile mümkündür. Bu dönüşümün hızlandırılması ise kritik öneme sahiptir.

Taşımacılık sektöründe, yeni karayolu araçlarının kullanım aşamasındaki emisyon hedeflerini 1,5°C senaryosuna uygun hale getiren bir “Sektörel Dekarbonizasyon Yaklaşımı” mevcut değildir.

Hal böyleyken SBTi, bilim temelli hedeflerin belirlenmesi için taşımacılık sektörüne yönelik bu boşluğu doldurmak ve otomotiv üreticilerinin 1,5°C hedefleriyle uyumlu uzun ve kısa vadeli hedefler belirlemelerini desteklemek amacıyla yeni bir yöntem geliştirmiştir.

Sektörel Dekarbonizasyon Yaklaşımı ve SDA Taşımacılık Aracı Kullanımına İlişkin Temel Adımlar

SBTi tarafından geliştirilen Sektörel Dekarbonizasyon Yaklaşımı (Sectoral Decarbonization Approach- “SDA”) Taşımacılık Aracı, taşımacılık sektöründeki şirketlere, emisyonlarını ölçme ve azaltma hedefleri belirleme konusunda rehberlik etmektedir.

  • Taşımacılık Kategorilerinin Belirlenmesi

SDA Taşımacılık Aracı’nın etkili bir şekilde kullanılabilmesi için ilk adım, şirketin hedeflerini modellemek üzere kullanacağı taşımacılık kategorilerinin belirlenmesidir. Aracın sağladığı taşımacılık kategorileri yolcu taşımacılığı ve yük taşımacılığı gibi farklı alt kategorilere ayrılmaktadır. Yolcu taşımacılığı kapsamında motorlu iki ve üç tekerlekli araçlar, hafif ticari araçlar, otobüsler, minibüsler ve kentsel/şehirlerarası raylı sistemler yer almaktadır. Yük taşımacılığı için ise hafif, orta ve ağır yük taşıyan araçlar dahil edilmektedir.

Şirketlerin, faaliyet gösterdikleri kategorileri doğru bir şekilde tanımlaması, hedef modelleme sürecinin temel taşıdır.

  • Taahhüt Süresinin Belirlenmesi

SBTi kriterlerine göre, şirketlerin belirleyeceği hedefler en az 5 yıl ve en fazla 15 yıllık bir dönemi kapsamalıdır. Temel yıl olarak seçilecek yılın, şirketin operasyonlarını doğru yansıtması ve temsil kabiliyeti yüksek bir yıl olması büyük önem arz etmektedir. Bu çerçevede, temel yıl ve hedef yıl seçimleri, hedeflerin ulaşılabilirliğini ve sürdürülebilirliğini etkileyen kritik unsurlardır. En erken temel yıl 2010 ve en geç hedef yıl 2050 olarak belirlenebilir.

  • Temel Yıl Verilerinin Toplanması

Şirketler, temel yıl için küresel operasyonlarını kapsayan veri setlerini toplamalıdır. Bu veriler, taşımacılık faaliyetlerinden kaynaklanan emisyonların detaylı bir şekilde analiz edilmesine olanak tanır. Toplanan verilerin eksiksiz ve doğru olması, hedef modelleme sürecinin hukuki dayanağını güçlendiren unsurlar arasında yer alır.

  • Hedef Yıl Faaliyetlerinin Tahmini

Şirketler, seçtikleri hedef yıl için faaliyet seviyelerini öngörmek zorundadır. Bu süreçte, geçmiş verilere dayalı büyüme oranları kullanılabileceği gibi, araç kategorisi için araçta belirtilen varsayılan büyüme oranları da dikkate alınabilir. Söz konusu tahminlerin bilimsel yöntemlere dayanması, şirketlerin hem ticari hem de yasal sorumluluklarını yerine getirmeleri açısından önemlidir.

  • Taşımacılıkla İlgili Emisyon Türünün Seçilmesi

SDA Taşımacılık Aracı, yolcu taşımacılığı, yük taşımacılığı, yeni araçlardan kaynaklanan emisyonlar, havacılık ve deniz taşımacılığı gibi çeşitli emisyon türlerinin analiz edilmesine olanak tanır.

  • Taşımacılık Kategorisinin Seçilmesi ve Gerekli Verilerin Girilmesi

SDA Taşımacılık Aracı, her seferde yalnızca bir taşımacılık kategorisinin hedeflerini modelleme imkânı sunar. Kullanıcılar, seçtikleri kategoriye ilişkin emisyonlar, yakıt tüketimi ve taşınan yük veya yolcu miktarlarına ilişkin verileri eksiksiz olarak girmelidir. Girilen verilerin doğruluğu, modellemenin hukuki dayanaklarla uyumlu şekilde yürütülmesini sağlar.

  • Modelleme Sonuçlarının İncelenmesi

SDA Taşımacılık Aracı, hedef modellemesini iki farklı emisyon senaryosu (2DS ve B2DS) çerçevesinde gerçekleştirir. Bu analizler, şirketin temel yıl ve hedef yıl emisyon yoğunluğu ve karbon bütçesi gibi göstergeleri karşılaştırmasına olanak tanır.

Bu süreçlerin tümü, şirketlerin sera gazı emisyonlarını azaltma yükümlülüklerini yerine getirmelerini ve çevreye duyarlı faaliyetler yürütmelerini sağlamakla birlikte, hukuki uyumluluk açısından da önemli bir temeli oluşturur.

Şirketlerin, çevresel etkilerini azaltırken ulusal ve uluslararası düzenlemelerle uyumlu hareket etmeleri, hem yasal risklerin azalmasına hem de uzun vadeli ticari kazançların sağlanmasına katkıda bulunacaktır.

SBTi Kapsamında Hedef Formülasyonu

Hedef formülasyonları, kapsanan emisyonları, seçilen temel yıl ve hedef yılı, yüzde azalma oranını ve birimleri içermelidir. SBTi kriterlerine göre, hedefler mutlak bazda (tCO2e) veya yoğunluk bazında (örneğin, gCO2e/pkm, tCO2e/tkm) ifade edilebilir. Kısa ifadeler daha açık ve şeffaftır. Faaliyetler, stratejiler veya ek bilgiler (örneğin, elektrikli araç satış oranı) başka belgelerde (sürdürülebilirlik raporları gibi) yer alabilir.

Hedefin, zaman içindeki performans takibini tutarlı kılmak için önemli değişikliklere göre yeniden hesaplanması gereklidir. Bu sebeple SBTi, şirketlerin hedef projeksiyonlarını her yıl kontrol etmelerini önererek minimum beş yılda bir hedeflerin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Bu noktada şirketler, önemli değişiklikleri SBTi’ye bildirerek kamuya açıklamalıdır. Yeniden hesaplama, şirket yapısındaki değişiklikler, büyüme projeksiyonları ve veri hataları gibi faktörlerle tetiklenebilir. Birden fazla ulaşım kategorisi için hedef belirleyen şirketler, araç sonuçlarını ağırlıklı ortalama kullanarak tek bir sera gazı azaltım hedefine dönüştürebilir.

Belirtilmelidir ki, şirketler, yakıt ve enerji tüketimini en doğru şekilde yansıtan verileri kullanmak zorundadır. Varsayılan (standart) faaliyet verileri kabul edilebilir olmakla birlikte bunlar daha düşük doğrulukla sonuçlanabilir.

Bu nedenle, şirketler, tedarikçilerinden ve değer zinciri ortaklarından yüksek kaliteli, birincil veri toplamaya özen göstermelidir. Ancak veri kalitesindeki eksikliklere rağmen, şirketler, mümkün olan en kısa sürede bilim temelli hedefler belirlemeye teşvik edilmektedir. Nitekim şirketler, mükemmel veri beklemek yerine mevcut verilerle başlayarak hedefler belirleyebilir ve zamanla raporlama süreçlerini geliştirerek iyileştirebilirler.

Bu süreçte veri kalitesiyle ilgili her türlü değişiklik, şeffaf bir şekilde raporlanmalı ve bu değişikliklerin nedenleri açıkça gerekçelendirilmelidir.

Şirketin Sahip Olduğu veya Kontrol Ettiği Araçlar

Söz konusu doküman içerisinde genel hükümlere ek olarak kullanıcıya özel hedef belirleme kılavuzu da mevcuttur. Buna göre; şirketlerin sahip oldukları veya kontrol ettikleri taşıma araçlarına ilişkin sera gazı (GHG) emisyonları, araçların kullanımındaki teknolojik ve verimlilik varsayımlarına dayanan MoMo Modeli’nden elde edilen emisyon projeksiyonlarıyla belirlenir.

Bu projeksiyonlar, belirli bir sıcaklık senaryosunda iklim değişikliğinin en tehlikeli etkilerini sınırlamak amacıyla gereken emisyon azaltımlarına ulaşmayı hedefler. Şirketler, genellikle GHG Protokolü’ne uygun olarak, tüm taşıma operasyonlarında Well-to-Wheel (WTW) emisyon hesaplamalarını kullanmak zorundadır.

Kara taşıtları üreticilerinin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşabilmesi için içten yanmalı motorlu araçların aşamalı olarak kaldırılması gerektiği açık bir yol haritasıyla belirlenmelidir. 2035 yılına kadar lider pazarlarda içten yanmalı motorların üretimden çekilmesi hedeflenirken, üreticiler yeni teknolojilere yatırım yaparak regülasyonlara uyum sağlayabilir ve rekabet avantajı elde edebilir.

Kara Taşıt Parçaları Üreten Şirketler

Kara taşıt parçaları üreten şirketler, ürünlerinin kullanım aşamasında doğrudan veya dolaylı emisyonlara yol açabilir. GHG Protokolü’ne göre, şirketlerin doğrudan kullanım aşaması emisyonlarını raporlaması gereklidir, ancak dolaylı kullanım aşaması emisyonları isteğe bağlıdır. Bu emisyonların raporlanması için WTW emisyon faktörlerinin kullanılması önerilmektedir.

Michelin örneğinde olduğu üzere, lastiklerin araçlardaki yakıt tüketimine katkısı, önemli bir emisyon kaynağı teşkil etmektedir ve bu emisyonlar her yıl raporlanmaktadır. Şirket, lastiklerinin yuvarlanma direncini iyileştirerek enerji tüketimini ve dolayısıyla emisyonları azaltmayı amaçlamaktadır. Otomobil parçası üreticileri, emisyon azaltımı konusunda hedef belirlerken iki ana strateji izleyebilir: Birincisi, küresel sıcaklık artışını sanayi devrimi öncesi seviyelere göre 2°C’nin altında tutmaya yönelik mutlak emisyon azaltım hedefleri belirlemek; ikincisi ise, araçlardaki enerji tüketimini azaltmaya yönelik performans odaklı hedefler koymaktır. Bu tür hedefler, ulaşım sektöründeki karbonsuzlaştırma çabalarına etkin bir şekilde katkı sağlamayı hedeflemektedir.