Avrupa Birliği Konseyi, 23 Haziran 2025 tarihinde yayımladığı resmi açıklama ile Avrupa Komisyonu’nun Şubat 2025’te sunduğu “Omnibus Teklifi” kapsamında, sürdürülebilirlik odaklı düzenlemelere ilişkin sadeleştirme ve kapsam daraltma yönündeki kendi müzakere pozisyonunu kamuoyuna duyurmuştur. Konsey’in önerileri, Komisyon’un teklifine kıyasla daha radikal nitelikte değişiklikler içermekte olup, özellikle Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD) ile Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi (CS3D) hükümlerinde önemli yapısal daraltmalara gidilmesini önermektedir.

Avrupa Konseyi, 2025 yılı Haziran ayında yayımladığı açıklamayla, Avrupa Komisyonu tarafından Şubat ayında sunulan Omnibus Teklifi’ne ilişkin müzakerelerde, üye devletlerin Konsey müzakere pozisyonu üzerinde anlaşmaya vardığını duyurmuştur. Bu pozisyon, Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında yürürlüğe giren düzenlemelere yönelik uyum yükümlülüklerinin sadeleştirilmesi ve kapsamının daraltılması amacıyla hazırlanmış olup, özellikle Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi (Corporate Sustainability Due Diligence Directive- “CS3D”) ile Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (Corporate Sustainability Reporting Directive- “CSRD”) hükümlerinde önemli değişiklikler öngörmektedir.

Konsey’in benimsediği pozisyon, Avrupa Komisyonu’nun önerdiği kapsam daraltmalarının ötesine geçerek, CS3D kapsamındaki şirket sayısında azalmaya gidilmesini teklif etmektedir. Buna göre, Komisyon’un Omnibus teklifinde CS3D kapsamında herhangi bir kapsam daraltması önerilmemiştir. Ancak Konsey’in müzakere pozisyonunda CS3D’nin uygulanacağı şirket eşiği 5.000 çalışan ve 1,5 milyar Euro küresel ciro olarak belirlenmiştir.

Bu değişiklik ile, söz konusu yükümlülük yalnızca en büyük ölçekli şirketlere yöneltilmekte; bu şirketlerin değer zinciri üzerindeki etkilerinin daha fazla olduğu ve uyum maliyetlerini karşılayabilecek kapasiteye sahip oldukları gerekçesiyle daha dar bir uygulama alanı öngörülmektedir.

Böylelikle, küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik dolaylı yükümlülüklerin azaltılması hedeflenmektedir. Söz konusu Konsey pozisyonunda ayrıca CS3D’nin uygulama metodolojisinde bir değişikliğe gidilerek, olumsuz etkilerin en muhtemel olduğu alanlara öncelik verilmesi hedefi ile mevcut “şirket temelli yaklaşım” yerine “risk temelli bir yaklaşım” öngörülmüştür. Ayrıca, kapsamlı değer zinciri haritalandırması zorunluluğu, yalnızca “makul ölçüde mevcut bilgiye dayanılarak” gerçekleştirilmesi gereken bir yükümlülük haline getirilmiştir.

CS3D kapsamında ayrıca, şirketlerin iklim geçiş planı hazırlama yükümlülükleri de esnetilmiştir. Konsey’in önerisi, yalnızca geçiş planı oluşturulmasını ve bu plan çerçevesinde alınacak uygulama önlemlerinin genel hatlarıyla ortaya konulmasını zorunlu kılmakta; ayrıca bu yükümlülüğün yürürlüğe girişini iki yıl ertelemeyi öngörmektedir.

Son olarak CS3D’nin ulusal hukuklara aktarım süreci de bir yıl uzatılarak 26  Temmuz 2028 tarihine ötelenmesi öngörmektedir.

CSRD kapsamında ise, halihazırda 250 çalışan eşiğiyle uygulamada olan raporlama yükümlülüklerinin kapsamı, Omnibus doğrultusunda 1.000 çalışana çıkarılması teklif edilmiştir. Konsey’in müzakere pozisyonu ise Komisyon’un 1.000 çalışan eşiğini korumuş, ancak buna ek olarak 450 milyon Euro ciro eşiği getirmiştir.

Konsey, aynı zamanda raporlama yükümlülüğünün gelecekte yeniden genişletilmesini değerlendirmek üzere bir “gözden geçirme hükmü” de önermektedir. Bu hüküm kapsamında, sürdürülebilirlik verilerine duyulan ihtiyaç, özel sektör yatırımlarının Yeşil Mutabakat hedeflerine yönlendirilmesi ile AB şirketlerinin rekabet gücüne etkiler dikkate alınarak kapsamın yeniden belirlenmesi öngörülmektedir.

Omnibus paketi kapsamında Konsey tarafından oluşturulan bu müzakere pozisyonu, Avrupa Parlamentosu ile yapılacak üçlü müzakerelere temel teşkil edecektir. Avrupa Parlamentosu ise kısa süre önce sunduğu taslak değişikliklerde, CSRD kapsamını 3.000 çalışan ile sınırlandırmayı ve CS3D kapsamında iklim geçiş planı zorunluluğunu kaldırmayı önermiştir. Bu kapsamda, müzakerelerin 2025 yılı sonuna kadar tamamlanması ve nihai yasal metnin belirlenmesi beklenmektedir.