AB Emisyon Ticaret Sistemi, 2005 yılından bu yana sergilediği gelişim ve elde edilen kazanımlar itibarıyla yalnızca bir çevre politikası aracı değil, aynı zamanda yapısal bir dönüşüm mekanizmasıdır. 2024 verileri, sistemin etkinliğini teyit ederken; gelecekte daha kapsamlı, daha entegre ve daha teknolojik bir karbonsuz ekonomi hedefine ulaşmada kritik bir rol oynayacağını ortaya koymaktadır.

Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanan son verilere göre, Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi (AB ETS) kapsamında yer alan karbon yoğun sektörlerde sera gazı emisyonları, 2024 yılı itibarıyla bir önceki yıla kıyasla %5 oranında azalarak, sistemin yürürlüğe girdiği 2005 yılına kıyasla yaklaşık %50 oranında bir düşüşe ulaşmıştır. Bu veriler, AB’nin iklim değişikliği ile mücadele kapsamında yürüttüğü politika araçları arasında önemli bir yer tutan AB ETS’nin etkinliğini ve verimliliğini açıkça ortaya koymaktadır.

2005 yılında yürürlüğe giren AB ETS, elektrik ve ısı üretimi, petrol rafinerileri, demir-çelik, çimento, kağıt, kimyasallar ve ticari havacılık gibi sera gazı yoğun sektörlerde karbon salımlarına fiyatlandırma mekanizması getirerek, piyasa temelli bir yaklaşım benimsemektedir. 2023 yılında kabul edilen düzenlemelerle sistemin kapsamı genişletilmiş; sektörlere yönelik emisyon azaltım yükümlülükleri artırılmış ve yeni sektörler kapsama alınmıştır. Bu çerçevede, sistemin 2020-2030 dönemi için yaklaşık 40 milyar Euro gelir yaratması öngörülmektedir. 2024 yılı verileri ışığında, sistemin 2030 yılı için belirlenen %62’lik azaltım hedefine ulaşma yolunda olduğu teyit edilmiştir.

Elektrik Üretim Sektörünün Rolü ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Etkisi

Elektrik üretiminden kaynaklı emisyonlarda kaydedilen %12’lik azalma, yenilenebilir enerji kullanımındaki artışla doğrudan ilişkilidir.

Bu bağlamda 2024 yılında emisyon azaltımının en büyük itici gücü, elektrik üretim sektöründeki dönüşüm olmuştur. Bu azalış, elektrik üretiminde yenilenebilir kaynak kullanımının %8, nükleer enerjinin ise %5 oranında artmasına, buna karşılık doğal gaz kullanımının %8 ve kömür kullanımının %15 oranında azalmasına dayanmaktadır.

Özellikle güneş enerjisinden elde edilen elektrik üretiminin artması bu dönüşümde belirleyici olmuş; hidroelektrik üretimi artmış, rüzgar enerjisi ise yıl içerisindeki olumsuz hava koşullarına rağmen sabit kalmıştır.

Sanayi Sektöründeki Durum ve Sektörel Dalgalanmalar

Enerji yoğun sanayi sektörlerindeki emisyonlar genel anlamda istikrarlı bir seyir izlemekte olup, sektörler arasında farklılıklar gözlemlenmektedir. 2024 yılında gübre sektöründeki emisyonlar %7 artarken, çimento sektöründeki emisyonlar %5 azalmıştır. Bu değişikliklerin temelinde üretim hacmindeki dalgalanmalar yer almaktadır.

Sanayi sektörünün genelinde kayda değer bir emisyon azalımı sağlanamaması, daha köklü teknolojik dönüşümlerin ve teşvik mekanizmalarının gerekli olduğuna işaret etmektedir. AB’nin “endüstriyel karbon ayak izi”ni azaltma hedefi doğrultusunda, bu sektörlerde karbon yakalama teknolojileri (CCUS), elektrifikasyon ve yeşil hidrojen gibi çözümler önümüzdeki dönemde daha çok öne çıkacaktır.

Havacılık Sektöründeki Emisyon Artışı

Ticari havacılık sektöründen kaynaklanan emisyonlar, 2024 yılında bir önceki yıla kıyasla yaklaşık %15 oranında artış göstermiştir. Bu artışın başlıca nedeni, Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi’nin (AB ETS) coğrafi kapsamının genişletilmesi, özellikle AB dışı bazı uçuşların yeniden sistem kapsamına dahil edilmesidir. Bu durum, sistemin kapsama alanındaki değişikliklerin emisyon miktarları üzerinde doğrudan etkili olduğunu ortaya koymaktadır. Öte yandan, söz konusu gelişme AB ETS’nin esnek ve değişime açık yapısını yansıtmakla birlikte, sistemin karbon nötr ulaşım hedefleriyle tam olarak uyumlu olmadığını da göstermektedir.

Denizcilik Sektörünün Kapsama Dahil Edilmesi

1 Ocak 2024 tarihi itibarıyla denizcilik sektörünün de AB ETS kapsamına dahil edilmesi ile gemi işletmecileri, 2025 yılı itibarıyla doğrulanmış emisyon verilerini sisteme raporlamaya başlamıştır. Mevcut durumda toplam 72 milyon ton CO₂ eşdeğeri emisyon raporlanmış olup, bunun 40 milyon tonu AB ETS Sicili kapsamında kayıt altına alınmıştır.

Kızıldeniz krizinin deniz trafiği üzerindeki etkileri nedeniyle denizcilik kaynaklı emisyonların yıllık eğilimi henüz net olarak belirlenememekle birlikte, bu alanla ilgili veri toplama süreci devam etmektedir.

AB ETS kapsamındaki emisyon verileri, sistemin AB’nin iklim değişikliği ile mücadelesinde güçlü ve işlevsel bir araç olarak kullanılmaya devam ettiğini göstermektedir. Emisyon azaltımında özellikle enerji üretiminde yenilenebilir kaynaklara yönelimin etkili olduğu, sanayi ve ulaştırma sektörlerinde ise kapsam genişlemesi ve üretim hacmine bağlı dalgalanmaların belirleyici rol oynadığı anlaşılmaktadır.

Bu doğrultuda, AB ETS kapsamında yer alan sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin, sistemin kapsam ve yükümlülüklerine ilişkin düzenlemeleri dikkatle takip etmeleri, emisyon azaltım yükümlülüklerini yerine getirmek üzere gerekli yatırımları yapmaları ve bu alanla ilgili ulusal ve AB mevzuatına uyum süreçlerini etkin bir şekilde yürütmeleri önem arz etmektedir.