Kanada, 1 Ocak 2024 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren Tedarik Zincirlerinde Zorla Çalıştırma ve Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Yasası ile, zorla çalıştırma ve çocuk işçiliği ile mücadele amacı doğrultusunda şirketlere yönelik raporlama yükümlülükleri getirmiştir. Yasa, Kanada’nın uluslararası insan hakları taahhütleri ile uyumlu olup, işletmelerin tedarik zincirlerinde bu tür uygulamaları önlemeye yönelik politika ve uygulamalar geliştirmesini hedeflemektedir.
Kanada Parlamentosu tarafından 11 Mayıs 2023 tarihinde Kraliyet Onayı ile kabul edilen ve 1 Ocak 2024 tarihinde yürürlüğe giren Tedarik Zincirlerinde Zorla Çalıştırma ve Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yasası (“Yasa”), şirketlerin ve kamu kurumlarının tedarik zincirlerinde zorla çalıştırma ve çocuk işçiliğini ortadan kaldırmaya yönelik eylemlerini şeffaf biçimde raporlamasını zorunlu hale getirmektedir. Yasa, Kanada’nın uluslararası düzeyde zorla çalıştırma ve çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılmasına ilişkin taahhütlerini desteklemekte olup, işletmelerde hesap verebilirliği artırmayı hedeflemektedir.
Kapsam Dahilindeki Kuruluşlar
Söz konusu Yasa hem kamu kurumlarını hem de özel sektör kuruluşlarını kapsayan geniş bir uygulama alanına sahiptir. Bu kapsamda Yasa yalnızca Kanada merkezli kuruluşları değil, Kanada dışındaki üretici veya tedarikçi firmaları da belirli koşullar altında kapsamına almaktadır. Bu bağlamda, Kanada’da mal üreten veya Kanada’ya mal ithal eden tüm işletmeler, bu düzenlemenin potansiyel muhatabı konumundadır.
Uygulama kapsamına girebilmek için özel sektör kuruluşlarının aşağıdaki eşiklerden en az ikisini karşılaması gerekmektedir. Söz konusu koşulları sağlayan kuruluşlar, yıllık raporlama yükümlülüğü altındadır. Bu koşullar:
- Küresel düzeyde 20 milyon Kanada doları veya daha fazla varlığa sahip olmak,
- Küresel yıllık geliri 40 milyon Kanada doları veya üzeri olmak,
- Küresel ölçekte ortalama 250 veya daha fazla çalışana sahip olmak.
Raporlama Yükümlülükleri
Yasa kapsamında yer alan kuruluşlar, her takvim yılına ilişkin olarak 31 Mayıs tarihine kadar zorla çalıştırma ve çocuk işçiliğiyle mücadele konularında bir rapor hazırlayarak sunmakla yükümlüdür. Bu raporların amacı, kuruluşların tedarik zincirlerinde söz konusu insan hakları ihlallerine karşı ne tür önleyici ve düzeltici adımlar attığını kamuoyuna ve yetkili makamlara açık bir şekilde beyan etmektir. Bu sayede hem kurumsal şeffaflığın artırılması hem de sorumlu tedarik zinciri yönetimi kültürünün teşvik edilmesi hedeflenmektedir.
Hazırlanacak raporların belirli asgari içerik unsurlarını içermesi zorunludur. Bu unsurlar, kuruluşun organizasyonel yapısını ve faaliyet kapsamını ortaya koymanın ötesinde, tedarik zinciri boyunca zorla ve çocuk işçiliği riski taşıyan alanların belirlenmesine ve bu risklere karşı alınan önlemlere dair detaylı bilgiler sunmalıdır. Raporda bulunması gereken başlıca unsurlar şunlardır:
- Kurumsal yapı ve faaliyet alanları
- Zorla çalışma ve çocuk işçiliği riski taşıyan alanların belirlenmesi
- Tedarik zincirlerinin tanımlanması,
- Uygulanan politika ve prosedürler,
- Tespit edilen vakalara yönelik alınan düzeltici önlemler,
- Çalışanlara yönelik farkındalık ve eğitim faaliyetleri,
- Uygulanan önlemlerin etkinliğinin değerlendirilmesi.
Yasa, raporlamada bağlayıcı bir yöntem öngörmemekte; kuruluşlara, kendi operasyonel yapıları ve tedarik zinciri karmaşıklığına uygun şekilde esnek raporlama imkanı tanımaktadır. Bu yaklaşım, farklı sektörlerde faaliyet gösteren işletmelerin yükümlülüklerini kendi bağlamlarına göre özelleştirebilmesine olanak sağlamaktadır.
Raporların sadece hazırlanması değil, aynı zamanda iç denetim ve yönetim onay sürecinden geçmesi gerekmektedir. Bu kapsamda, her raporun kuruluşun üst yönetimi tarafından resmî olarak onaylanması ve yasal temsilcisi tarafından imzalanması zorunludur. Bu hüküm, sunulan bilgilerin doğruluğuna ve kurumsal sahiplenmeye ilişkin hukuki bir güvence sağlamayı amaçlamaktadır.
İlaveten Yasa uyarınca, raporların kamuya açık şekilde yayımlanması bir yükümlülüktür. Bu doğrultuda her kuruluş, hazırladığı raporu hem kendi internet sitesinde kolay erişilebilir bir biçimde yayımlamalı hem de Kanada Kamu Güvenliği Bakanlığı’na (Minister of Public Safety) resmi olarak sunmalıdır.
Denetim Yetkisi ve Yaptırımlar
Yasa, yürütme ve denetim yetkisini Kanada Kamu Güvenliği Bakanlığı’na vermektedir. Bu çerçevede Bakan, belirli kişi veya kurumları görevlendirerek yükümlü kuruluşların yasal düzenlemeye uygun hareket edip etmediğini denetleme yetkisine sahiptir. Denetim yetkisi, sadece belgelerin talep edilmesini değil, aynı zamanda yerinde denetim yapılmasını da kapsamaktadır.
Yasa, yükümlülüklere aykırı hareket eden kuruluşlara çeşitli idari yaptırımlar öngörmektedir. Bu kapsamda; yıllık raporun süresinde sunulmaması, raporun eksik veya yanıltıcı bilgi içermesi ya da yasanın öngördüğü içerik standartlarının ihlali gibi fiiller yaptırım kapsamında değerlendirilmektedir.
Söz konusu ihlallerin tespiti halinde, sorumlu kuruluşlar veya ilgili gerçek kişiler hakkında idari para cezası uygulanması söz konusudur. Bu para cezası, ihlalin niteliğine ve tekrar durumuna bağlı olarak takdir edilmek üzere, 250.000 Kanada dolarına kadar çıkabilmektedir.
Yasanın Yürürlük Takvimi
1 Ocak 2024 itibarıyla söz konusu yasa yürürlüğe girmiştir. Yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte, özel sektör ve kamu kuruluşları için yükümlülük süreci başlamıştır. Bu kapsamda, belirli ölçütleri karşılayan kuruluşlar, zorla çalıştırma ve çocuk işçiliğini önlemeye yönelik uygulamalarını yıllık olarak raporlama yükümlülüğü altına girmiştir.
31 Mayıs 2024 tarihi, yasa kapsamında öngörülen ilk raporlama dönemi için son teslim tarihi olmuştur. Yükümlü kuruluşlar, bu tarihe kadar raporlarını hazırlayarak hem kendi internet sitelerinde yayımlamış hem de Kanada Kamu Güvenliği Bakanlığı’na sunmuşlardır.
1 Ocak 2025 itibarıyla ikinci raporlama dönemi başlamıştır. Bu tarihten sonra, yükümlü kuruluşlar yeni dönem verilerini toplamaya ve bir sonraki raporu hazırlamaya başlayacaktır.