Günümüzde küresel ölçekte faaliyet gösteren şirketler, yalnızca kendi operasyonel alanlarında değil, aynı zamanda tedarik zincirlerinin tüm halkalarında sürdürülebilirlik, etik ticaret, insan haklarına saygı ve çevresel sorumluluk konularında kapsamlı uyum mekanizmaları geliştirmek ve uygulamak durumundadır. Bu doğrultuda, şirketler, tedarik zincirlerinde yer alan iş ortaklarından belirli yükümlülükleri yerine getirmelerini beklemektedir.
Bu yükümlülükler, uluslararası sözleşmeler, çevre anlaşmaları ve etik ticaret ilkeleri ile uyumlu olup hem önleyici hem de düzeltici uygulamaları içerecek şekilde yapılandırılmaktadır.
Bu çerçevede, tedarik zincirindeki aktörlere getirilen başlıca yükümlülükler şu şekilde sıralanabilir:
- Uyum Taahhüdü ve Politikalara Bağlılık
Özellikle Avrupa Birliği’nde bulunan büyük şirketler tarafından, tedarikçilerinden, faaliyet gösterdikleri ülkelerdeki tüm yasa ve yönetmeliklere uygun hareket etmeleri; ayrıca şirketin etik ilkeleri, sürdürülebilirlik politikaları ve insan hakları çerçevesindeki kurallarına uyum sağlayacaklarını açık şekilde taahhüt etmeleri beklenmektedir.
- Uluslararası Anlaşmalara Uyum
Tedarik zincirinde yer alan şirketlerden, Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi, BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, ILO’nun temel çalışma standartları gibi uluslararası normlara ve sözleşmelere uyum sağlamaları gerekmektedir.
- İnsan Hakları ve Çalışma Koşullarına Saygı
Çocuk işçiliği, zorla çalıştırma ve ayrımcılığın yasaklanması; sendika ve toplu pazarlık hakkına saygı, yasal çalışma saatlerine uyulması, adil ücret ödenmesi ve iş sağlığı ile güvenliği yönetim sistemlerinin kurulması gibi hususlar, temel insan hakları yükümlülükleri arasında değerlendirilmektedir.
- Çevresel Sorumluluklar
Paris İklim Anlaşması gibi çevreye ilişkin uluslararası düzenlemelere uygunluk kapsamında; sera gazı emisyonlarının azaltılması, atık yönetimi, kaynak verimliliği, çevreye zararlı maddelerin kullanımının sınırlandırılması ve doğa varlıklarının korunması yönünde yükümlülükler öngörülmektedir.
- Çatışmalı Mineraller ve Hammadde İzlenebilirliği
Tedarikçilerden, kalay, tungsten, tantal, altın ve kobalt gibi minerallerin sorumlu kaynaklardan temin edildiğini belgelendirmeleri ve şeffaf, denetlenebilir bir tedarik zinciri oluşturmaları beklenmektedir. Uygun olmayan eritme tesisleriyle iş ilişkilerinin sona erdirilmesi de bu kapsamda talep edilebilmektedir.
- Doğa ve Yaşam Kaynaklarının Korunması
Tedarikçilerden, çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlamak amacıyla toprak, hava ve su kaynaklarını kirletmekten kaçınmaları ve doğal kaynakların korunmasına yönelik önleyici tedbirler almaları beklenmektedir.
Bu kapsamda: aşırı su tüketiminin önlenmesi, sağlık üzerinde olumsuz etkilerin engellenmesi amacıyla zararlı kimyasalların ve emisyonların sınırlandırılması, geçim kaynağı niteliği taşıyan arazi, orman ve su kaynaklarının gasp edilmemesi ve yerel toplulukların yaşam alanlarına saygı gösterilmesi temel yükümlülükler arasında yer almaktadır.
- İklim Eylemi ve Enerji Yönetimi
Tedarikçilerden, çevre dostu ve sürdürülebilir enerji yönetim sistemleri kurarak, iklim değişikliği ile mücadeleye katkı sağlamaları beklenmektedir. Bu bağlamda, çevre ve enerji yönetim sistemlerinin kurulması, sera gazı emisyonlarının şeffaf bir şekilde raporlanması ve yenilenebilir enerjiye geçişin desteklenmesi gibi uygulamalar büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, bilim temelli sera gazı azaltım hedeflerinin belirlenmesi, şirketlerin küresel iklim hedeflerine uyumlu bir şekilde faaliyet göstermeleri için gereklidir.
- Bilgi Güvenliği ve Veri Koruma
Tedarikçilerin, kişisel verilerin korunmasına ilişkin ulusal ve uluslararası mevzuata uygun hareket etmeleri ve gizli bilgilerin güvenliğini sağlamaları yükümlülük altına alınmaktadır.
- Finansal Uyum ve Dış Ticaret Kontrolleri
Tedarik zincirinde yer alan aktörlerden, kara para aklama, terörün finansmanı, ambargolar ve yaptırımlar gibi mali suçlara karşı önleyici tedbirler almaları ve dış ticaret işlemlerinde ilgili kısıtlamalara uygun hareket etmeleri talep edilmektedir.
- Etik Ticaret ve İş Ahlakı
Yolsuzluk, rüşvet, çıkar çatışmaları gibi etik dışı uygulamalardan uzak durulması; hediye ve davetlerde ölçülülük ilkesine riayet edilmesi ve rekabet hukukuna uygun davranılması yükümlülükleri, iş etiği çerçevesinde önemli yer tutmaktadır.
- Şeffaflık ve Denetlenebilirlik
Şirketlerin tedarik zinciri boyunca sürdürülebilirlik risklerini tespit edebilmesi amacıyla tedarikçilerden, iç denetim sistemleri kurmaları, gerekli belge ve bilgileri zamanında sağlamaları ve gerektiğinde saha denetimlerine izin vermeleri istenebilmektedir. Bu sistemler, özellikle iç denetim mekanizmaları ile insan hakları ve çevre uyumunun izlenmesine olanak sağlamaktadır.
Ayrıca, şirketlerin, olası ihlalleri tespit etmeleri halinde, derhal düzeltici önlemler alarak ihlalin sebeplerini belirlemeleri beklenmektedir. Bu kapsamda ihlallerin giderilmesi amacıyla bir eylem planı oluşturulmalı ve uygulanmalıdır. Bu noktada, tedarikçilerin kendi iç ihbar sistemlerini kurarak, olası ihlalleri zamanında raporlamaları da teşvik edilmektedir. Bu mekanizmalar, tedarik zincirinin daha güvenli ve sürdürülebilir olmasını sağlamak için kritik öneme sahiptir.
Tüm bunlara ek olarak tedarikçilerden, dış denetim taleplerine, öz değerlendirme anketlerine ve belge sunum isteklerine eksiksiz cevap vermeleri, uyumsuzluk şüphesi durumunda ise hemen bilgi vermeleri beklenmektedir.
Riskler ve Uygulamada Karşılaşılabilecek Zorluklar
Yukarıda belirtilen yükümlülükler, genel anlamda sürdürülebilirlik normlarına hizmet etse de uygulamada bazı hukuki ve operasyonel riskleri doğurma potansiyeline sahiptir. Bu noktada özellikle:
- Alt tedarikçilerin davranışlarından doğrudan sorumlu tutulma riski, tedarik zincirinin tamamı üzerinde fiili denetim yetkisi olmayan şirketler için hukuki sorumluluk doğurabilir.
- Saha denetimi ve belge temini gibi yükümlülüklerin kapsamı, gizlilik yükümlülükleriyle çatışma yaratabilir ve bazı durumlarda pratik olarak yerine getirilmesi güç olabilir.
- Uyumsuzluk halinde sözleşmesel ilişkilerin sona erdirilmesi riski, yükümlülüklere uygunluk düzeyinin somut şekilde ölçülememesi durumunda hukuki ve ticari belirsizlikler doğurabilir.
Küresel tedarik zincirlerinde yer alan tüm aktörlerin, yalnızca mali ve ticari yükümlülükler değil, aynı zamanda çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) temelli sorumlulukları da yerine getirmesi beklenmektedir. Bu nedenle şirketlerin, sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda yapılandırılmış tedarikçi ilişkileri kurmaları, etkin iç denetim sistemleri geliştirmeleri ve söz konusu yükümlülüklerin uygulanabilirliğini sürekli olarak değerlendirmeleri önem arz etmektedir.