Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 7 Eylül 2023 tarihinde Türkiye’nin ulusal taksonomisinin hazırlanmasına katkı sağlamak ve genel çerçeveyi belirlemek adına “Taksonomi Çerçeve Dokümanı” yayınlanmıştır.
Avrupa Birliği (“AB”), 2019’da Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı (“AYM”) kabul ederek, yenilenebilir enerji, biyoçeşitlilik veya döngüsel ekonomi gibi alanlarda daha sürdürülebilir yatırımların desteklemeye ve teşvik etmeye yönelmiştir. Avrupa Yeşil Mutabakatı, AB ekonomisini sürdürülebilir kılmak ve sürdürülebilir hedefleri AB politikasının merkezine taşımak için bir yol haritasıdır.
AB taksonomisi, çevresel olarak sürdürülebilir ekonomik faaliyetlerin listesini oluşturan bir sınıflandırma sistemidir. AB’nin sürdürülebilir yatırımı artırmasına ve AYM’nin uygulamasına hususunda büyük önem arz etmektedir. AB taksonomisinin amacı, şirketlere, yatırımcılara ve kanun koyuculara hangi ekonomik faaliyetlerin çevresel olarak sürdürülebilir kabul edilebileceğine dair uygun tanımlar ve standartlar sağlamaktır.
AB Taksonomisi hem AYM hem de AB Sürdürülebilir Finans Eylem Planı adına mihenk taşlarından biri olup, nihai hedef, sermaye akışını AB’de daha sürdürülebilir yatırımlara kaydırmaya yardımcı olmaktır. Ancak bunun için neyin “sürdürülebilir ” olduğunun net sağlamak ve genel çerçeveyi belirlemek adına “Taksonomi Çerçeve Dokümanı” yayınlanmıştır.
bir tanımına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bağlamda, AB Taksonomisinin amacı bir faaliyetin ne zaman sürdürülebilir kabul edilebileceği konusunda net rehberlik sağlamaktır.
Paris Anlaşması‘na taraf olan ve 2053 için net sıfır emisyon hedefi açıklayan Türkiye’de iklim değişikliğiyle mücadele projeksiyonu için çalışmalar devam etmektedir. Türkiye, 2021 yılından bu yana AB’nin Yeşil Mutabakat ilkelerine uyum sağlama yolunda önemli adımlar atmıştır. Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nda belirtildiği üzere, sürdürülebilir finans alanında, özellikle Türk mevzuatının AB sürdürülebilir finans taksonomisi ile uyumlu hale getirilmesi açısından daha fazla yasal ve düzenleyici gelişme beklenmektedir. Yeşil Mutabakat Eylem Planının takvimi, AB Yeşil Mutabakatı ve “55’e Uyum Paketi” uyarınca sınırda karbon düzenlemesi mekanizmasının mali yükümlülükler doğurmaya başlayacağı ve ülkemiz ekonomik ve finansal sistemi için önemli bir geçiş tarihi olan 2026 yılından önce bankacılık sektörümüzün gerekli adaptasyonu sağlamasını teminen 2022-2025 dönemini kapsayan 4 yıllık dönem olarak belirlenmiştir.
Yeşil dönüşüm için finansman fırsatını artırmak adına Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nda bazı hedefler bulunmaktadır. Bu hedeflerden bazıları aşağıda listelenmiştir:
• Ulusal teşvik sistemi, ihtiyaçların belirlenmesi ve AB’nin yeşil dönüşümü desteklemek için sağladığı teşvikler dikkate alınarak gözden geçirilecektir.
• Türkiye’de yeşil finansmanın gelişmesini kolaylaştıracak ekosistemin güçlendirilmesi hedeflenmektedir. Bu bağlamda, AB ve uluslararası kuruluşların taksonomi düzenlemeleri uyarınca yatırımların sürdürülebilirliğinin belirlenmesine yönelik mevzuat oluşturulması söz konusudur.
• Ulusal Enerji Verimliliği Finansman Mekanizması’nın gelişimi değerlendirilecektir.
• Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından uluslararası sermaye piyasalarında yeşil veya sürdürülebilir tahvil ihracını da içerebilecek Sürdürülebilir Tahvil Çerçeve Belgesi’nin tamamlanmasına yönelik hazırlıklar hedeflenmektedir.
• Yeşil Tahvil Rehberi ve Yeşil Kira Sertifikası Rehberi hazırlanarak, Yeşil Kira Sertifikası alanında faaliyetler gerçekleştirilecektir.
Türkiye’de taksonominin kurulmasına ilişkin çalışmalardan bir diğeri de, İklim Değişikliği Başkanlığı ile Fransız
Kalkınma Ajansı Türkiye’nin Yeşil Taksonomi oluşturma çalışmaları kapsamında işbirliği yapmak üzere, taraflar arasında “Türkiye’de Yeşil Taksonominin Yararlanıcılarının Belirlenmesi ve Raporlama İçin Kılavuzların Hazırlanması” projesi için imzalanan mutabakat zaptıdır. Mutabakat zaptı ile işbirliği aracılığı ile yeşil taksonomi çalışmalarına yönelik yerel aktörlerin kapasitelerinin geliştirilmesi hedeflenmektedir.
İlaveten, BDDK’nın güncel çalışmalarında en önemli çıktı “Yeşil Varlık Oranı”dır. Yeşil varlık oranı ile mevcut porföydeki kredilerin ne kadar yeşil olduğunun belirlenmesi hedeflenmektedir. Yeşil Varlık Oranı’nda bu belirleme AB NACE kodları ile uyumlu olacak şekilde hazırlanacak olup, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın taksonomi çalışması sonuçlanana dek bu çalışmayı ara çözüm taksonomisi olarak kullanmayı hedeflemektedirler.
Dünya Bankasının yapmış olduğu çalışmanın bir benzeri Türkiye’de BDDK tarafından gerçekleştirildiği görülmektedir. Konuya ilişkin ayrıca BDDK ve Dünya Bankası arasında işbirliği bulunmaktadır. İlaveten, risk tespitinin her ülke bazında ayrı ayrı olacak şekilde yapılması gerektiğini belirtmekte de fayda bulunmaktadır.
Uluslararası finans piyasaları ile işbirliği yapılması finansman sağlayan yatırımcıları da ikna edebilmek açısından oldukça önemlidir. Bankaların yeşil varlık oranının tespitinin akabinde, bu krediler bakımından etki analizi yapılması önem arz etmektedir.
“Türkiye’de Raporlama Kılavuzlarının Hazırlanması ve Yeşil Taksonominin Potansiyel Kullanıcılarının ve Faydalanıcılarının Belirlenmesi” Projesi, 2022 yılında başlamıştır. Bu proje, Türkiye’nin iklim hedeflerine uygun olarak Ulusal Taksonomi oluşturmak için teknik kapasitenin güçlendirilmesini amaçlamaktadır. Projenin ana faaliyetleri şunlardır:
1. Diğer ülkelerde başarılı taksonomi uygulamalarının incelenmesi.
2. Finansal sistemdeki taksonomi potansiyel kullanıcılarının ve ilgili her pazarda beklenen faydalarının analiz edilmesi ve tanımlanması.
3. Yeşil taksonomi çerçevesinde raporlama kılavuzlarının oluşturulması için bir öneri geliştirilmesi.
4. Teknik uzman grubunun kurumsal yapısına yönelik önerilerin geliştirilmesi.
Bu proje, Fransız Kalkınma Ajansı tarafından sağlanan hibe desteği ile finanse edilmektedir. Projede, küresel taksonomi uygulamalarının ve örneklerinin incelenmesi, yeşil taksonominin potansiyel kullanıcılarının ve faydalanıcılarının analiz edilmesi,
taksonomiye dair raporlama ve açıklama standartlarının analiz edilmesi ve çeşitli çalıştayların düzenlenmesi gibi bileşenler bulunmaktadır.
Mayıs 2023’te, Türk finans sisteminin yeşil taksonomiden nasıl faydalanabileceğini, taksonominin potansiyel kullanım alanlarını ve taksonominin etkin ve yaygın kullanımını teşvik edecek diğer düzenleyici politika girişimlerini konuşmak amacıyla bir Taksonomi Paydaş Çalıştayı düzenlendi. Bu çalıştay, finansal aktörlerden yeşil taksonominin potansiyel kullanım alanlarına ve destekleyici politika girişimlerine kadar çeşitli paydaşlarla istişareler yapma fırsatı sunmuştur. Katılımcılara göre, AB yeşil taksonomisiyle uyumlu olmanın Türkiye için kritik öneme sahip olduğu vurgulandı. Ayrıca, küçük ve orta ölçekli işletmelerin sürdürülebilirlik raporlama yeteneklerinin geliştirilmesi ve böylece yeşil finansa daha kolay erişebilmelerinin sağlanması gerektiği üzerinde duruldu. Katılımcılar ayrıca, Türkiye’nin iklim hedeflerine ulaşmak için uluslararası uzun vadeli sürdürülebilir finansman çekme gerekliliğini vurgulayarak, özellikle Avrupa sürdürülebilir finans piyasalarından gelen yatırım akışlarının önemine dikkat çektiler. Ayrıca, yeşil taksonominin gelecekte sürdürülebilirlik alanındaki diğer mevzuatlara rehberlik edebileceği ifade edilmiştir.
Bu projenin yanı sıra, başkanlık diğer uluslararası finans kuruluşlarıyla taksonomi sürecine ilişkin çeşitli iş birliği hazırlıkları içindedir.
Taksonomi Teknik Uzman Grubu Ülkemizde ulusal taksonomi oluşturulması çalışmaları, iklim ve diğer sürdürülebilir kalkınma hedefleri ile uyumlu ekonomik faaliyetlerin belirlenmesini, sürdürülebilir yatırımların finansman akışının teşvik edilmesini ve piyasada sürdürülebilir aktivitelerle ilgili şeffaflığın sağlanmasını hedeflemektedir. Bu çerçevede, Ulusal Taksonomi Teknik Uzman Grubu ve ilgili yapıların oluşturulması ve çalışma usul ve esaslarına dair yönergeler yayınlanmıştır.
Teknik Uzman Grubu Onay Komitesi, Teknik Uzman Grubu ve Alt Çalışma Grupları olmak üzere üç ana bölümden oluşmaktadır. Onay Komitesi, ilgili kamu kurumlarından gelen 12 üst düzey temsilciden oluşurken, Teknik Uzman Grubu ise 26 uzman kişiden oluşmaktadır. Ulusal Taksonomi Teknik Uzman Grubu, Alt Çalışma Grupları aracılığıyla iklim değişikliği ile mücadele kapsamında sera gazı emisyonlarını azaltma ve iklim değişikliğine uyum sağlama alanlarına ve/veya ekonomik ve finansal faaliyetlerine ilişkin kriterler belirlemekle sorumludur.
25 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleştirilen ilk Teknik Uzman Grubu toplantısında, taksonominin temel unsurları ve amaçları ele alınmıştır.
Toplantı kapsamında Taksonominin amaçları arasında aşağıda sayılan hususlar bulunduğu ifade edilmiştir:
• İklim değişikliği finansmanına katkı sağlama: Taksonomi, iklim değişikliği ile mücadele kapsamındaki yatırım alanlarına ve/veya faaliyetlerine ilişkin ilkeleri ve kriterleri belirleyerek, iklim değişikliği finansmanını harekete geçirmeyi hedefler.
• Ekonomik ve finansal faaliyetlere rehberlik: Taksonomi, ekonomik ve finansal faaliyetlere rehberlik eden sınıflandırma sistemlerini oluşturmayı amaçlar.
• Yeşil Mutabakat sürecine uyum: Geliştirilecek ulusal taksonomi, ülkenin önceliklerini göz önünde bulundurarak aynı zamanda AB taksonomisiyle uyumlu bir yapıda tasarlanmalıdır
• Teknik tarama kriterleri belirleme: Taksonomi, ekonomik faaliyetler üzerinden teknik tarama kriterlerini belirlemeyi amaçlar.
• Prensiplere uyum: Taksonomiye uygun faaliyetler, aşağıdaki prensiplere dikkat etmelidir:
– İklim değişikliğine sebep olan sera gazı emisyonlarının azaltımı ve iklim değişikliğine uyum konularına odaklanma.
• Sektör bazlı Alt Çalışma Grupları: İlerleyen süreçte sektör bazlı Alt Çalışma Gruplarının kurulması ve çalışmaların yürütülmesi planlanmaktadır.
• Sektör uzmanlarının görüşleri: Söz konusu Alt Çalışma Gruplarında gerektiğinde sektör uzmanı kişilerin görüşüne başvurulacaktır.
Taksonomi Çerçeve Dokümanı kapsamında, yeşil dönüşümü Türkiye’de başarıyla gerçekleştirebilmek için gereken finansal kaynakların yeşil yatırımlarla bir araya gelmesi, sera gazı emisyonlarının azaltılması ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlanması gibi hedefler için önemli olduğu görülmektedir. Bu dönüşümün başarılmasında finans sektörü büyük bir rol oynamaktadır. Finans sektörü, iklim değişikliği ve düşük karbon ekonomisine geçiş süreçlerinde doğrudan ve dolaylı olarak karşılaştığı riskler ve fırsatlarla birlikte, düşük karbon ekonomisine geçişte finansör olarak oynadığı yönlendirici ve teşvik edici rol nedeniyle son derece kritik bir konumda bulunmaktadır.