Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (“AİHM”) 9 Nisan tarihinde İsviçre’nin iklim değişikliğiyle mücadelede yeterli önlemleri almaması nedeniyle insan haklarını ihlal ettiğine karar vermiştir.
AİHM, Portekiz, Fransa ve İsviçre’ye karşı dönüm noktası niteliğindeki üç iklim değişikliği davasında uzun zamandır beklenen kararlarını yayınlamıştır. Bu kararlar kapsamında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (“Sözleşme”) tarafından güvence altına alınan Avrupa vatandaşlarının bireysel insan haklarının, Sözleşme’ye taraf devletlerin iklim değişikliğiyle mücadelede yetersiz olduğu iddia edilen önlemlerinin incelenmesi söz konusudur.
AİHM, Portekiz, Fransa ve İsviçre’ye karşı ikame edilen üç davadan ikisini usule ilişkin gerekçelerle reddederken, üçüncü davada İsviçre’nin iklim değişikliğinin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine karşı koruma sağlama yükümlülüklerini yerine getirmediğine karar vermiş olup karar kapsamında Sözleşme’nin 8. maddesinde yer alan özel yaşam ve aile hayatı hakkına dayanmıştır.
Duarte Agostinho ve diğerleri v. Portekiz
7 Eylül 2020 tarihinde 33 Sözleşme’ye taraf devlet aleyhine ikame ediken Duarte Agostinho ve diğerleri v. Portekiz ve diğerleri davası, geniş ve iddialı kapsamı nedeniyle en çok beklenen kararlardan biriydi. Dava, 12 ila 21 yaşları arasında değişen altı Portekizli genç tarafından ikame edilmiş olup Paris Anlaşması’na uygun olarak küresel ısınmayı 1.5°C’nin altında tutulması hedefine uygun olarak, davalı Sözleşme’ye taraf devletleri emisyonları azaltma çabalarını arttırmaya zorlamak amacıyla yasal yasal yükümlülük getirilmesini talep edilmiştir.
AİHM’e başvuru kapsamında ihlâli yapan devletteki iç hukuk yollarının tüketilmesi gerekmekte olup, iç hukuk yollarının tüketilmemesi nedeniyle Portekiz bakımından ve Portekiz hariç tüm davalı Devletlere karşı ise sınır dışılık gerekçesiyle davanın esasının incelemesine geçilmeden usulden reddedilmesi söz konusu olmuştur.
Carême v. Fransa
Carême v. Fransa davası, 28 Ocak 2021 tarihinde Fransız vatandaşı ve Grande-Synne şehrinin eski belediye başkanı Daniel Carême tarafından ikame edilmiştir. Fransa’daki idari mahkemeler önünde Fransız Devleti’nin iklim değişikliği veya çevresel politikalar kapsamında gerekli önlemleri almamasını ve bu konuda yeterli eylem veya politika geliştirmediğini iddia etmiştir. Ancak, Fransız Danıştayı, Grande-Synthe şehrinin talebini kabul ederken Daniel Carême’nin, mahkeme sürecindeki konuya kişisel bir ilgisi olmadığına yani, Carême’nin davada şahsen etkilenen bir taraf olmadığına karar vermiş ve bu nedenle davayı reddetmiştir. AİHM, şehirde yaşamaya devam edeceğine dair hiçbir kanıt olmadığı ve Brüksel’e taşındığında kişisel ilgisini kaybettiği için Danıştay’ın kararını destekleyerek davanın reddine karar vermiştir.
Verein Klimaseniorinnen Schweiz v. İsviçre
Verein Klimaseniorinnen Schweiz v. İsviçre davası, bir İsviçre derneği ve dört kadın tarafından 28 Kasım 2020’de ikame edilmiştir. Başvuru sahipleri, ilgili devlet makamlarının iklim değişikliğini hafifletmek için yeterli önlem almadıklarını iddia etmiş olup dolayısıyla yaşam koşullarında ve sağlıkları üzerinde iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine maruz kaldıklarını iddia etmişlerdir.
Sözleşme’nin 34. maddesi uyarınca, bireysel başvuru sahipleri, hükümetin eyleminden veya eylemsizliğinden kişisel olarak ve doğrudan etkilendiklerini göstermelidir.
Mahkemeye göre, bu iki koşulun oluşturulmasını gerekmektedir:
(i) Başvuranın iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine yüksek yoğunlukta maruz kalması; ve (ii) Başvuranın bireysel korumasını sağlamak için acil bir ihtiyaç.
Bu ilkeleri somut olayda uygulayan ve iklim değişikliği davalarında derneklerin önemini göz önünde bulunduran AİHM, Verein Klimaseniorinnen Schweiz’in 8. madde uyarınca mağdur olarak nitelendirilebileceğini değerlendirmiştir. Öte yandan, yüksek eşik karşılanmadığı için dört kadın tarafından ileri sürülen iddialar kabul edilemez bulunmuştur.
İklim değişikliği davalarının belirli bir bağlamında mağdurun statüsünü belirlemeye yönelik yüksek eşik nedeniyle yalnızca derneğin iddiası kabul edilebilir olarak değerlendirilmiş olup diğer dört kişi tarafından yapılan iddialar reddedilmiştir.
İklim değişikliğini hafifletmek için seçtikleri araçlarla ilgili olarak genel olarak geniş bir “takdir marjı” verilmesine rağmen, devletlerin karbon nötrlüğüne ulaşmak için net zaman çizelgeleri ve bütçe planları oluşturmaları ve belirlenen zaman dilimleri içinde ulusal sera gazı azaltma hedeflerine ulaşmak için sektöre özgü veya eşdeğer ara hedefler ve yollar tanımlamaları gerekmektedir. Devletlerin ayrıca bu hedeflere ulaşmaya yönelik uyum veya ilerleme kanıtı sağlaması, hedefleri düzenli olarak güncellemesi ve zamanında ve tutarlı eylem sağlaması gerekmektedir.
AİHM, İsviçre makamlarının ilgili yerel düzenleyici çerçeveyi uygulamasında kritik boşluklar tespit etmiş olup ülkenin sera gazı emisyonu azaltma hedeflerini karşılayamadıklarını belirlemiştir. İklim değişikliğiyle mücadele için zamanında ve uygun bir şekilde hareket etmediği söylenen yetkililer, bu nedenle “takdir marjını” aşmış ve bu konudaki görevlerini yerine getirmemiştir.
Bilimsel literatüre ve özellikle çeşitli IPCC raporlarına dayanarak, AİHM, devletlerin şimdi harekete geçmesini gerektiren gelecek nesillere orantısız bir yük getirmekten kaçınmanın gerekli olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, İsviçre’nin Paris Anlaşması’nda belirtilen hedeflere ulaşmak için gerekli önlemleri almadığını ve bu nedenle Sözleşme’nin 8. maddesini ihlal ettiğini tespit etmiştir.
AİHM ayrıca, derneğin şikayetinin İsviçre mahkemelerine getirilmiş olmasına rağmen, esasen incelenmeden reddedildiği için İsviçre yerel mahkemesi tarafından Sözleşme’nin 6/1. maddesinin ihlal edildiğini belirtmiştir.
AİHM kararının bir sonucu olarak, İsviçre’nin 80.000 Euro ödemesi gerekmektedir. Başvuru sahipleri tarafından başkaca bir tazminat talebinde bulunulmamıştır.
AİHM’nin bu kararı, gelecekteki iklim değişikliği davaları için yeni bir emsal teşkil etmektedir. Sözleşme’nin 46. maddesi uyarınca, AİHM kararları yargılamaya taraf olan Devlet için doğrudan bağlayıcıdır.
Bu nedenle İsviçre, Sözleşme’nin 8. ve 6. maddelerinin 1. fıkrasının ihlaline son vermek için tüm uygun önlemleri almakla yükümlüdür. Kararın uygulanması Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından denetlenmektedir.
Ayrıca, Sözleşme’nin AİHM tarafından yorumlanmasına, mahkeme tarafından belirtildiği gibi insan haklarını korumak için iklim politikalarını güçlendirmek zorunda olan tüm Sözleşme’ye taraf devletler tarafından da uyulmalıdır. Zira onları somut önlemler almaya zorlayan benzer davalara yönelik riskler de maruz söz konusu olacaktır.
Kararın dolaylı bir etkisi olarak, şirketler bu nedenle daha katı çevresel düzenlemelere tabi olabilir. Yerel mahkemelerin yürürlükteki ulusal hukukları kapsamında güvence altına alınan temel hakları yorumlarken AİHM içtihatlarını dikkate alma eğiliminde olması, kararın önemini vurgulamaktadır.
Belirli özel kuruluşların iklim değişikliği hafifletme için zamana bağlı emisyon azaltma hedefleri ve bu hedeflere ulaşmak için planlanan temel eylemleri içeren bir geçiş planı oluşturması ve uygulaması gerektirecek olan yaklaşan AB Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi (Corporate Sustainability Due Diligence Directive- “CSDDD”) ışığında özellikle önemlidir.
Karar doğrultusunda, şirketlerin operasyonlarını, projelerini ve stratejilerini net sıfır hedeflerine ulaşmak için nasıl yeniden düzenleyecekleri ve aynı zamanda insan hakları durumu tespiti çalışmalarını iklim değişikliği ile entegre ederlerken izleyecekleri yol haritası büyük ölçüde etkilenecektir.