Avrupa Parlamentosu, 24 Nisan 2024 tarihinde 374 lehte oy ve 235 aleyhte oyla Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi’ni (Corporate Sustainability Due Diligence Directive-CS3D) kabul ederek kurumsal sorumluluk alanında önemli bir adım atmıştır. CS3D, Avrupa Birliği (“AB”)‘nin şirketlerin insan hakları ve çevre konuları üzerindeki olumsuz etkilerini ele almaları için zorunlu yükümlülükler belirleyen ve şirketlerin daha fazla hesap verebilir olmasını sağlama yönündeki uzun süreli çabalarının önemli bir parçasıdır.

CS3D, şirketleri kendi ticari operasyonları da dahil olmak üzere tedarik zincirleri boyunca sosyal ve çevresel etkileri dikkatli bir şekilde yönetmeye teşvik etmeyi amaçlamakta olup, ulusal düzeyde mevcut mevzuatın oldukça ötesine geçmektedir.

Söz konusu Direktif’in önceki versiyonu AB Konseyi’nde üye devletlerin onayını alamayınca ciddi şüpheler ortaya çıkarmıştı. Bilindiği üzere Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi’nin CS3D’yi resmi olarak kabul edebilmesi için nihai teknik ayrıntılar üzerinde yürütülen çalışmaların akabinde CS3D’nin üzerinde anlaşmaya varılan son metni 31 Ocak 2024 tarihinde yayımlanmıştır. Ancak Almanya, Fransa ve İtalya gibi ülkelerin itirazları nedeniyle son onayı alamamasıyla, Avrupa Parlamentosu ile Avrupa Konseyi arasında daha önce geçici bir anlaşma sağlanmış olmasına rağmen, oylamada mevzuatın kabulüne ilişkin çoğunluk sağlanamamıştır. Mevzuatta gerçekleşen bazı önemli uzlaşmaların ardından, CS3D, Nisan ayında Konseydeki üye devletler tarafından nihayet onaylanmıştır.

Revize edilmiş CS3D’nin Parlamento tarafından kabul edilmesi, Avrupa Komisyonu’nun 2020’de yöneticilerin görevleri ve sürdürülebilir kurumsal yönetim ve tedarik zincirinde durum tespiti gereklilikleri üzerine yaptığı çalışmalarla başlayan, çocuk işçiliği ve işçi haklarının yok sayılması ile biyoçeşitlilik kaybına, çevre kirliliğine veya doğal mirasın yok edilmesine sebep olacak eylemlerin önlenmesini hedefleyen dört yıllık bir süreci kapsamaktadır.

Revize edilen CS3D kapsamında varılan en önemli uzlaşmalardan biri, yeni mevzuat kapsamındaki şirketlerin eşik değerlerinin 500’den 1.000 çalışana ve gelirin 150 milyon Euro’dan 450 milyon Euro’ya yükseltilerek şirket sayısını önemli ölçüde azaltılmasıdır. Söz konusu bu yeni eşikler ile CS3D kapsamındaki şirketlerin sayısı yaklaşık üçte iki oranında azalmıştır.

Durum tespiti sürecini belirli bir sırayla zorunlu kılarak şirketleri en yüksek risklere öncelik vermeye teşvik eden CS3D’ de gerçekleşen uzlaşı kapsamında yüksek riskli sektörler için uygulanan daha düşük eşikler daha sonra yeniden değerlendirilme olasılığıyla birlikte kaldırılmıştır.

CS3D’de yapılan ek değişiklikler arasında mevzuatın,

  • 2027’de 5.000’den fazla çalışanı olan ve geliri 1,5 milyar Euro’dan fazla olan şirketlerle başlayarak,
  • Bunu 2028’de 3.000’den fazla çalışanı ve 900 milyon Euro’dan fazla geliri olan şirketler ve
  • 2029’da 1.000’den fazla çalışanı ve 450 milyon Euro’dan fazla geliri olan şirketler ve bölgedeki diğer tüm şirketler için aşamalı olarak uygulanması yer almaktadır.

Böylece CS3D kapsamında, belirtilen eşik değerleri sağlayan ve kapsama dahil olan şirketlerin, kendi operasyonlarında, bağlı şirketlerin operasyonlarında ve iş ortaklarının belirli operasyonlarında insan hakları ve çevresel konulardaki potansiyel ve mevcut olumsuz etkileri tespit etme, önleme, hafifletme ve sona erdirme konusunda etkili bir önleyici politika benimsemeleri ve uygulamaları gerekmektedir.

Direktif aynı zamanda şirketlerin, işletmelerini küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlamayı öngören Paris Anlaşması hedefine uygun hale getirmek için geçiş planları benimsemelerini gerektirmektedir.  Revize edilen CS3D, şirketlerin iklim geçişi planlarının uygulanmasını mali teşvikler yoluyla teşvik etme zorunluluğunu da kaldırmıştır.

CS3D’nin önemli bir başka özelliği de üye devletlere, yasal yükümlülüklerine uymayan şirketleri soruşturmak ve cezalar uygulamak için denetleyici makamlar oluşturarak hukuki işlem yapma yetkisi vermesidir. Şirketlere uygulanacak mali yaptırımlar ise şirketin küresel net cirosuna dayandırılmaktadır. Cezanın maksimum sınırı, şirketin net dünya çapındaki gelirinin %5’inden az olmamalıdır.

Her ne kadar direktif kapsamında hala düzenlenmesi gereken ve kurumsal iklim sorumluluğu konusunda bazı belirsizlikler yaratabilecek hususlar bulunsa da genel olarak CS3D, AB’de daha sürdürülebilir ve hesap verebilir bir iş ortamına doğru büyük bir adım olmuştur.

Bu gelişmeler, şirketlerin topluma ve çevreye olan etkilerini daha ciddi bir şekilde değerlendirmesini teşvik etmekte ve aynı zamanda tüm iş dünyasını daha sorumlu ve sürdürülebilir uygulamalara doğru yönlendirecek bir değişimin başlangıcı olarak görülmektedir.

Şirketlerin iklim sorumluluğu uyarınca operasyonları sırasında insan hakları ihlalleri ve çevresel zarar risklerini tanımlamak ve hafifletmek için kapsamlı stratejiler geliştirmesini zorunlu kılan CS3D’nin kabulünün yanı sıra, sürdürülebilirlik raporlaması gerekliliği hususunda AB kapsamında son zamanlarda gerçekleşen bir diğer gelişme ise AB’nin belirli sektörler ve AB Dışı Şirketler için Sürdürülebilirlik Raporlama Standartlarının 2 yıl boyunca ertelenmesini onaylamasıdır.

Bilindiği üzere son yıllarda Çevresel Sosyal ve Yönetişim (Environmental, Social and Governance- “ESG”) raporlamasının dönüşümü, gerçekleştirilen düzenlemeler ile AB başta olmak üzere küresel olarak hızlanmıştır.

AB iklim hedefleri doğrultusunda şirketlere çevre, insan hakları ve sosyal standartlar üzerindeki etkilerine ilişkin daha ayrıntılı raporlama gereklilikleri getiren Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (Corporate Sustainable Reporting Directive- “CSRD”), 5 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe girmiş olup CSRD’nin yürürlüğe girmesi ile CSRD kapsamında uygulanacak raporlama standartları olan Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (European Sustainability Reporting Standards- “ESRS”), 31 Temmuz 2023 tarihinde Avrupa Komisyonu tarafından kabul edilmiştir.

CSRD ve ESRS birlikte, AB ve AB dışında bulunan birçok şirkete uygulanacak detaylı sürdürülebilirlik raporlama gereksinimleri oluşturulmuş olup sürdürülebilirlik raporlamasının kapsamı önemli ölçüde arttırılmıştır. Temel amaç, şirketlerin sürdürülebilirlik raporlamasını uyumlu hale getirmek ve ESG açıklamalarının kullanılabilirliğini ve kalitesini iyileştirmektir.

CSRD ile şirketler, sağladıkları bilgilerin güvenilirliğinin teyit edilebilmesi için bağımsız denetime ve belgelendirmeye tabi tutulacaktır. Finansal ve sürdürülebilirlik raporlamalarına eşit seviyede ağırlık verilerek yatırımcıların karşılaştırılabilir ve güvenilir verilere sahip olması amaçlanmaktadır. Ayrıca şirketlerin erişilebilirliklerini artırmak için sürdürülebilirlik bilgilerini dijital platformlara da yüklemeleri gerekecektir.

Ayrıca, CSRD kapsamında doğrudan raporlama yükümlülüğü olmayan şirketler bile, kapsamdaki kuruluşların değer zinciri hakkında bilgi açıklama gereksinimleri nedeniyle müşteriler, tedarikçiler, yatırımcılar veya kredi verenler tarafından bilgi talep edilebilir veya AB şirketlerinin yan kuruluşları olabilirler ve raporlama yükümlülükleri bulunabilir.

Söz konusu Direktif’in 2024-2028 arasında dört aşamada uygulanması planlanmaktaydı. Ancak 30 Nisan 2024 tarihinde Avrupa Konseyi’ndeki AB üye ülkeleri, şirketlerin sektöre özel sürdürülebilirlik açıklamaları sunmasına ve AB dışındaki şirketlerden sürdürülebilirlik raporlamasına yönelik standartların kabulünü içeren CSRD’yi 2 yıllık süre ile ertelemeyi onayladıklarını duyurmuştur.

Bu erteleme, ilk olarak AB Komisyonu tarafından 2024 Komisyon Çalışma Programı kapsamında önerilmiştir. Söz konusu program kapsamında 2024 programının önceliklerinden biri, şirketlerin raporlama yükünün azaltılmasını içerirken, Komisyon listelenen temel eylemlerden biri olarak, sektöre özel ESRS’nin benimsenmesi için son tarihin ertelenmesi gerektiğini vurgulamıştır.

ESRS, şirketlerin 2024’ün başından itibaren uygulanmaya başlayan AB’nin CSRD’si kapsamında sürdürülebilirlikle ilgili etkiler, fırsatlar ve riskler hakkında rapor vermesine yönelik kural ve gereklilikleri belirlemektedir.

Konsey’e göre söz konusu erteleme, şirketlerin ilk ESRS kurallarının uygulanmasına odaklanmasına olanak tanıyacak ve sektöre özgü ve AB dışı şirketlere raporlama standartlarının geliştirilmesi için daha fazla zaman sağlanmasının yanı sıra şirketlerin raporlama gerekliliklerini minimum seviyeye indirecektir.

AB’de faaliyet gösteren AB dışı şirketlerin de sürdürülebilirlik raporlamasını sağlamalarını şart koşan CSRD ve bu işletmelere yönelik ESRS kurallarının benimsenmesi 2024 Haziran sonuna kadar, raporlama gereksinimlerinin ise 2028’de başlaması planlanmaktaydı. Söz konusu öneri ile, Komisyon, bu kuralların benimsenme tarihini 2 yıl ertelemeyi kabul etmiştir.

Böylece AB dışı şirketler için ESRS’nin benimsenmesi 2024 yılından 2026 yılına ertelenmiştir. Zira belirli sektörlere yönelik ESRS’nin son tarihi de 2 yıl süreyle ertelenecektir. Ancak yapılan erteleme kapsamında AB üyesi olmayan şirketlerin raporlama yükümlülüklerinin 2028’de başlaması hususunda değişiklik yapılmamıştır.

Her ne kadar direktifin uygulanması noktasında bir gecikme yaşanacak olsa da CSRD’nin hedefi, sürdürülebilirlik raporlamasındaki mevcut eksiklikleri gidererek daha ayrıntılı raporlama gereksinimleri getirmektir. CSRD ile işletmelerin topluma ve çevreye olan etkilerini açıklamaları zorunlu hale geleceğinden işletmelerin daha şeffaf olmalarını sağlayacak, yeşil aklamanın sona ermesine ve finansal piyasaların güvenilirliğinin artmasına katkı sağlayacaktır. Bu durum, kuşkusuz ki yatırımcıların yeşil dönüşümde daha etkin bir rol almasını teşvik edecektir.