Temmuz–Ağustos 2025 döneminde Avrupa Birliği’nin iklim ve sürdürülebilirlik politikalarına yönelik çeşitli düzenleyici adımlar atılmıştır. Sürdürülebilirlik raporlaması, iklim risk yönetimi ve uluslararası hukuk bağlamında devlet yükümlülükleri gibi kritik başlıklarda yayımlanan belgeler ve başlatılan istişare süreçleri, hem düzenleyici çerçevenin sadeleştirilmesine hem de uygulamada bütünsellik sağlanmasına yönelik stratejik bir yönelimi yansıtmaktadır.
- Sürdürülebilirlik Raporlamasında Yeni Dönem: Omnibus Paketi ve EFRAG Girişimleri
Avrupa Finansal Raporlama Danışma Grubu (EFRAG), Temmuz 2025 itibarıyla Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (Corporate Sustainability Reporting Directive – CSRD) kapsamındaki ilk raporlamaların analizini içeren “2025 Durum Raporu”nu yayımlamıştır. 650’den fazla şirketin ilk ESRS uyumlu beyanlarının incelendiği çalışmada, genel raporlama yapısının benzerlik gösterdiği ancak içerik derinliği, formatlama ve açıklık düzeyinde ciddi farklılıklar bulunduğu tespit edilmiştir. EFRAG, özellikle etkiler, riskler ve fırsatlar (IRO) beyanlarının değerlendirme yöntemlerinde dış paydaş katılımının sınırlı kaldığını vurgulamıştır.
Bu çerçevede Avrupa Komisyonu, 30 Temmuz 2025 tarihinde, 1000 çalışan altı KOBİ’ler için hazırlanmış “KOBİ’ler için Gönüllü Sürdürülebilirlik Raporlama Standardı”nı (VSME) resmi olarak tavsiye kararıyla benimsemiştir. Söz konusu standart, temel (basic) ve kapsamlı (comprehensive) olmak üzere iki modülden oluşmakta olup hem değer zinciri şeffaflığı hem de finansmana erişim açısından KOBİ’lere yönelik düzenli bilgi akışını amaçlamaktadır. Ayrıca CSRD kapsamında olan büyük şirketler ve finansal kuruluşların, KOBİ’lerden yalnızca VSME ile sınırlı bilgi talep etmeleri önerilmiştir. VSME’nin, değer zinciri üzerindeki raporlama yükünü sınırlamak amacıyla bir “value-chain cap” işlevi göreceği belirtilmiştir.
EFRAG, bu gelişmeleri takiben 31 Temmuz 2025 tarihinde sadeleştirilmiş Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (ESRS) taslaklarını yayımlamış ve kamu istişare sürecini başlatmıştır. Toplam veri noktası sayısında %68 oranında azaltmaya gidilmiş; isteğe bağlı açıklamaların tamamen kaldırıldığı ve bazı konularda raporlamanın orantısallık ilkesine göre esnetildiği bildirilmiştir. Nihai teknik görüşün Kasım 2025’te Avrupa Komisyonu’na sunulması planlanmaktadır.
- Uluslararası Hukukta Devletlerin İklim Değişikliği Yükümlülükleri
23 Temmuz 2025 tarihinde Uluslararası Adalet Divanı (ICJ), Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun talebi doğrultusunda, devletlerin iklim değişikliği karşısındaki yükümlülüklerine ilişkin bağlayıcı olmayan ancak yüksek hukuki etkiye sahip bir danışma görüşü yayımlamıştır. Görüşte, Paris Anlaşması, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) ve Deniz Hukuku Sözleşmesi gibi uluslararası belgeler kapsamında devletlerin sera gazı azaltımına yönelik yükümlülükleri olduğu vurgulanmıştır.
Ayrıca ICJ, “erga omnes” niteliği taşıyan bu yükümlülüklerin yalnızca zarar gören devletlere değil, tüm uluslararası topluma karşı sorumluluk doğurduğunu ifade etmiştir. Devletlerin azami özen yükümlülüğü (due diligence) çerçevesinde, yargı yetkileri dâhilindeki faaliyetlerin çevreye ciddi zarar vermesini önleyici önlemleri almaları gerektiği belirtilmiştir. Bu görüşün, iklim davaları ve uluslararası çevre hukukunun gelişimi açısından referans teşkil etmesi beklenmektedir.
- AB İklim Risk Yönetimi Çerçevesi Geliştirme Süreci
Avrupa Komisyonu, 24 Temmuz 2025 tarihinde yayımladığı çağrıyla, iklim değişikliği kaynaklı risklere karşı dirençli bir sistem inşa edilmesini amaçlayan “iklim uyumu ve risk yönetimi çerçevesi” için istişare sürecini başlatmıştır. Bu girişim, 2021 tarihli AB İklim Uyum Stratejisi ve 2024 Avrupa İklim Risk Değerlendirmesi bulgularına dayanmaktadır. Amaç, sıcak hava dalgaları, kuraklık, sel gibi iklimle bağlantılı olaylara karşı dayanıklılığı artırmak ve risk yönetimi önündeki davranışsal, mali, kurumsal ve düzenleyici engelleri azaltmaktır. Sürecin, daha sonra etki değerlendirmesine temel teşkil edecek görüşleri toplamayı amaçladığı ve düzenlemenin 2026 sonunda kabul edilmesinin hedeflendiği belirtilmiştir.
Temmuz–Ağustos 2025 döneminde AB iklim ve sürdürülebilirlik politikasında açıklanan bu gelişmeler, yalnızca şirket raporlaması ve çevresel yönetim açısından değil, aynı zamanda uluslararası hukuk ve devlet sorumluluğu perspektifinden de dönüşümsel niteliktedir. Raporlama süreçlerinin sadeleştirilmesi, finansmana erişimin desteklenmesi ve iklim risklerine yönelik kurumsal dayanıklılığın güçlendirilmesi gibi hedefler doğrultusunda şekillenen bu düzenlemeler, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın uygulanmasında yeni bir aşamaya işaret etmektedir.