19 Mayıs 2025 tarihinde düzenlenen AB–Birleşik Krallık Zirvesi’nde üç temel belge kabul edilmiştir. Bu belgeler kapsamında taraflar, stratejik ortaklığı yeniden tanımlamış ve iklim politikalarında yeni bir iş birliği dönemine girmiştir. Bu kapsamda, yayımlanan ‘’Ortak Anlayış Belgesi’’ ile taraflar, karbon piyasalarının uyumlaştırılması, karbon sınır mekanizmalarında karşılıklı muafiyetler tanınması ve teknik düzenlemelerde iş birliğini güçlendirme yönünde taahhütte bulunmuştur.

19 Mayıs 2025 tarihinde Londra’da gerçekleştirilen Avrupa Birliği–Birleşik Krallık Zirvesi, Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden (“AB”) ayrılmasının ardından düzenlenen ilk üst düzey buluşma olma niteliğini taşımaktadır. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa Konseyi Dönem Başkanı ve Birleşik Krallık Başbakanı Sir Keir Starmer’ın katılımıyla düzenlenen zirve, taraflar arasında ilişkilerin kurumsallaştırılması ve daha yapıcı bir çerçeveye oturtulması amacıyla kritik bir dönüm noktası olarak değerlendirilmiştir.

Zirvede “Ortak Bildiri (Joint Statement)”, “Güvenlik ve Savunma Ortaklığı (Security and Defence Partnership)” ile “Ortak Anlayış (Common Understanding) Belgesi” olmak üzere üç temel belge kabul edilmiştir. Bu belgeler, tarafların dış politika, ekonomik iş birliği ve savunma alanlarında daha uyumlu ve eşgüdümlü hareket etmeleri yönündeki taahhütlerini içermektedir.

Ortak Bildiri ve Kapsamı

Ekonomik iş birliği kapsamında taraflar, serbest, sürdürülebilir, adil ve açık ticarete olan ortak bağlılıklarını vurgulamış, küresel ekonomik istikrarı koruma konusunda birlikte hareket etme iradesi ortaya koymuştur.

Gümrük formalitelerinin sadeleştirilmesi, ürün uygunluk değerlendirmelerinde karşılıklı tanımanın teşvik edilmesi ve düzenleyici engellerin azaltılması, özellikle sanayi ve tarım ürünleri ticaretinde öne çıkan hedefler arasında yer almıştır.

Güvenlik ve Savunma Ortaklığı Belgesi ve Kapsamı

Zirve kapsamında güvenlik ve savunma alanında da önemli adımlar atılmıştır. Taraflar; kriz yönetimi, deniz güvenliği, siber tehditler, uzay güvenliği ve kritik altyapıların dayanıklılığı gibi konularda mevcut iş birliğini resmileştirmiştir. Özellikle Birleşik Krallık’ın Avrupa Savunma Fonu (SAFE) ile ilişkili girişimlerde rol alabileceği ve savunma alanında mali katkı sunabileceği belirtilmiştir. Ekonomik güvenlik başlığı altında ise G7 platformlarıyla uyumlu şekilde stratejik sektörlerde karşılıklı istişarelerin artırılması hedeflenmiştir.

Eğitim ve hareketlilik alanında ise Erasmus+ gibi öğrenci değişim programlarının yeniden başlatılması yönünde müzakerelerin başlatıldığı kaydedilmiştir. Ayrıca, mesleki yeterliliklerin karşılıklı tanınması ve geçici iş seyahatlerinde vize prosedürlerinin kolaylaştırılması yönünde mutabakat sağlanmıştır.

Ortak Anlayış Belgesi ve Kapsamı

Yayımlanan “Ortak Anlayış” belgesi, Birleşik Krallık ile AB arasında iklim politikaları kapsamında yürütülen iş birliğine yönelik yeni bir dönemin habercisi niteliğindedir. Bu belge, özellikle Emisyon Ticaret Sistemleri (ETS) konusunda kaydedilen ilerlemeyi ortaya koymakta ve Brexit sonrası dönemde taraflar arasında ortak karbon piyasasına yönelik somut adımlar atılacağını teyit etmektedir.

Her ne kadar detaylı uygulama mekanizmaları henüz belirlenmemiş olsa da, açıklanan prensipler doğrultusunda AB- Birleşik Krallık iklim politikalarının yeniden entegrasyonu gündeme gelmiştir.

Ortak Anlayış Belgesi ve ETS Bağlantısının Temel Unsurları

Ortak Anlayış belgesi, Avrupa Komisyonu ile Birleşik Krallık Hükümeti’nin ETS sistemlerini bağlama niyetinde mutabık kaldığını açıkça beyan etmektedir. Söz konusu bağlantının temel amacı, karbon emisyonlarını azaltmak için ekonomik bir sinyal oluşturan cap-and-trade sistemlerinin verimliliğini artırmak ve her iki piyasada yatırım öngörülebilirliğini sağlamaktır.

Belgede öne çıkan temel ilkeler şu şekildedir:

  • Taraflar, uluslararası yükümlülükleri ile uyumlu olmak kaydıyla daha yüksek çevre standartlarını benimseme serbestisini koruyacaktır.
  • ETS bağlantısının coğrafi uygulama alanı, Windsor Çerçeve (Windsor Framework) hükümleri doğrultusunda açık bir şekilde belirlenecektir.
  • Her iki tarafın Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (Carbon Border Adjustment Mechanism – “CBAM”) bakımından mallarına karşılıklı muafiyet tanınacaktır.
  • Bağlantılı ETS sistemi; elektrik üretimi, endüstriyel ısı üretimi, sanayi, yurtiçi ve uluslararası deniz taşımacılığı ile hava taşımacılığını kapsayacak, bu kapsam zamanla genişletilebilecektir.
  • Birleşik Krallık, İklim Değişikliği Yasası (Climate Change Act) kapsamında belirlenen yükümlülüklerine uygun şekilde kendi emisyon tavanını belirlemeye ve azaltım yol haritasını uygulamaya devam edecektir.
  • Birleşik Krallık, AB Emisyon Ticaret Sistemi kurallarıyla uyumlu bir şekilde mevzuatını güncel tutacak ve bu kuralların geliştirilmesine yönelik AB politika süreçlerine mali katkı sağlayacaktır.
  • ETS bağlantısı, ortak yönetişim mekanizması kapsamında izlenecek ve geliştirilecektir.

Enerji ve Düşük Karbon Teknolojilerinde Daha Geniş İş Birliği

ETS bağlantısının ötesinde, Ortak Anlayış Belgesi, Birleşik Krallık’ın AB iç elektrik piyasasına katılımını da ele almıştır. Bu katılım, devlet yardımları, yenilenebilir enerji teşvikleri ve çevresel düzenlemeler açısından rekabetçi bir ortamın tesis edilmesi koşuluyla değerlendirilecektir.

Ayrıca, hidrojen, karbon yakalama-kullanım ve depolama (carbon capture, utilisation and storage – “CCUS”) ile biyometan gibi yeni enerji teknolojilerine yönelik teknik ve düzenleyici düzeyde bilgi alışverişinin sürdürüleceği taahhüt edilmiştir. Bu gelişme, özellikle sınır ötesi pazarlara erişim sağlamak isteyen düşük karbonlu proje geliştiricileri için olumlu bir sinyal teşkil etmektedir.

Enerji Sektörü ve Karbon Piyasalarına Etkileri

ETS sistemlerinin birbirine bağlanması ve CBAM muafiyetlerinin koordine edilmesi, karbon fiyatlarında daha istikrarlı ve öngörülebilir bir yapı oluşturacaktır. Bu durum, düşük karbonlu ve karbon yakalama teknolojilerine yönelik yatırımlar açısından önemli bir teşvik mekanizmasıdır. Aynı zamanda, AB ve Birleşik Krallık’taki şirketlerin düzenlemelere uyum sağlama maliyetlerini azaltarak, net sıfır hedeflerine daha ekonomik ve hızlı bir biçimde ulaşmalarına imkan tanıyacaktır.

CCUS sektöründe faaliyet gösteren aktörler, bu yeni düzenlemenin uzun vadeli yatırımların önünü açmasını ve endüstriyel karbon azaltım stratejilerinde CCUS teknolojisinin daha yaygın şekilde kullanılmasını beklemektedir. Her ne kadar sınır ötesi karbon taşıma ve depolama konusunda mevcut düzenleyici engeller tamamen ortadan kalkmamış olsa da, bu ortak anlayış, Birleşik Krallık ve AB ortak karbon piyasası oluşturulmasına yönelik siyasi iradenin güçlü olduğunu göstermektedir.

Sürecin Geleceği ve Olası Gelişmeler

Taraflar arasında nihai anlaşmanın, muhtemelen Birleşik Krallık’taki bir sonraki genel seçimden önce imzalanması hedeflenmektedir. Görüşmeler devam ederken, bu süre zarfında bir geçici anlaşma yapılması da gündemdedir.

ETS bağlantısı ve enerji alanındaki yeni iş birlikleri, yalnızca düzenleyici uyumun artırılması değil, aynı zamanda iklim değişikliği ile mücadelede AB- Birleşik Krallık ortak vizyonunun yeniden şekillenmesi anlamına gelmektedir. Bu gelişme, karbon piyasalarında entegrasyonun derinleşmesini sağlayarak hem iklim hedeflerine ulaşılmasını hızlandıracak hem de enerji sektörüne uzun vadeli istikrar kazandıracaktır.

Sonuç olarak, 2025 AB–Birleşik Krallık Zirvesi, taraflar arasında Brexit sonrası dönemde yapıcı bir gündem çerçevesinde yeni bir sayfa açılması açısından önemli bir dönüm noktası teşkil etmektedir. Zirvede atılan adımlar, yalnızca siyasi irade beyanlarıyla sınırlı kalmamakta; aynı zamanda ticaret, savunma ve enerji politikalarında somut iş birliği imkanları da yaratmaktadır. İş dünyası ise bu sürecin yalnızca üst düzey siyasi diyaloglarla sınırlı kalmayıp, sahada etkisini gösterecek gerçek düzenlemelere dönüşmesini beklemektedir.