Kamuoyunda 8. Yargı paketi olarak bilinen yargı alanında köklü düzenlemeler içeren Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 12/03/2024 tarihli Resmî Gazete’de yayımlandı.
12/03/2024 Tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (“Kanun”) ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve 6384 sayılı Kanun kapsamında kurulan Tazminat Komisyonu’nun görev alanı başta olmak üzere pek çok alanda önemli yenilikler ve değişiklikler yapılmıştır.
Söz konusu Kanun kapsamında denetimli serbestlik kurumuna ilişkin yeni düzenlemeler, Tazminat Komisyonu’nun kurulması, temyiz ve istinaf sürelerinde yeknesaklığın sağlanması, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına karşı istinaf kanun yolunun açılması, hükümlülere vasi atamasında yapılan düzenlemeler vb. birçok alanda düzenlemeler yapılmış olup Türk yargısı bakımından önemli değişiklikler ve yenlikler içermektedir.
1- Türk Medeni Kanun’da Gerçekleşen Düzenlemeler
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 407’nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 407- Kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişi, isteği üzerine kısıtlanır veya kendisine kayyım atanır.
Toplam beş yıl veya daha fazla kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişi, isteği bulunmasa dahi kişiliğinin veya malvarlığının korunması bakımından gerekli görülmesi hâlinde kısıtlanabilir. Cezayı yerine getirmekle görevli makam hapis cezasının infazına başlandığını derhâl vesayet makamına bildirir.
Vesayet makamı karar vermeden önce hükümlüyü dinler.
Bu Kanunun kayyımlığa ilişkin hükümleri niteliğine uygun düştüğü ölçüde bu madde için de uygulanır.”
Şu an ki mevcut düzende hapis cezası infazına başlayan kişilere doğrudan vasi atanması yapılması gerekmekte iken yeni düzenleme ile hapis cezasının infazı, re’sen vasi atama sebebi olmaktan çıkarılmış ve hükümlünün istemesi halinde vasi atanacağı düzenlenmiştir. Böylece Kanun ile ergin kişilerin fiil ehliyetinin varlığının altı çizilmiş ve kendi iradeleri ön plana çıkarılarak kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin hükümlünün kısıtlanması kendi iradesine bırakılmıştır.
Ancak söz konusu düzenlemeye getirilen istisna ile 5 yıldan fazla hapis cezası bulunan hükümlü hakkında Sulh Hukuk Mahkemesi’ne de gerek gördüğü takdirde vasi atama imkanı tanınmıştır.
2- Türk Ceza Kanunu’nda Gerçekleşen Düzenlemeler
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 52’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası” ibaresi “En az yüz ve en fazla beş yüz Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
Yeni düzenleme ile suçla daha etkin mücadele edilebilmesi ve caydırıcılığın sağlanması amacı ile bir güne tekabül eden adli cezanın alt ve üst sınırları miktarı arttırılmış olup uzun yıllardır değişmeyen rakamların, enflasyon sebebiyle caydırıcılığının azalması uyarınca yeniden düzenlenmesi yoluna gidilmiştir.
Ceza Kanunu’nda yapılan bir diğer değişiklik ise daha önceden de düzenlenen “örgüt üyesi olmamak ile birlikte örgüt adına suç işleyen kişinin cezalandırılmasına” ilişkindir. Söz konusu madde, suçun tanımının kanunilik ilkesi uyarınca belirli ve öngörülebilir olmaması nedeniyle Anaya Mahkemesi tarafından iptal edilmesine rağmen neredeyse aynı şekilde Kanun’da yeniden düzenlenmiştir. Söz konusu madde Kanun’da şu şekilde düzenlenmiştir;
“5237 sayılı Kanunun 220’nci maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(6) Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca iki yıl altı aydan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir. Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır.”
5237 sayılı Kanunun 314’üncü maddesine ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkra buna göre teselsül ettirilmiştir.
“(3) Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.”
3- Türk Ceza Muhakemesi Kanunu’nda Gerçekleşen Düzenlemeler
Ceza Muhakemesi Kanununun 141 inci maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde yer alan “Yakalama” ibaresi “Yakalama, adli kontrol” şeklinde değiştirilmiş ve 144’üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “yakalanan” ibaresi “yakalanan, adli kontrol altına alınan” şeklinde ve fıkranın (e) bendinde yer alan “gözaltına alınmasına” ibaresi “gözaltına alınmasına, adli kontrol altına alınmasına” şeklinde değiştirilmiştir.
Böylece, ceza yargılama süreçlerinde yaşanabilen mağduriyetlerin daha etkili, hızlı ve hukuka uygun yöntemlerle telafi edilmesi düzenlenmiştir. Bu kapsamda, bazı adli kontrol tedbirlerinin uygulanması sırasında mağdur olan kişilere, tutuklamada olduğu gibi uğradıkları zararlara yönelik maddi ve manevi tazminat talep etme imkânı getirilmiştir.
Yeni Kanun ile uzun yargılamadan kaynaklanan adil yargılanma hakkı ihlalleri için Anayasa Mahkemesi ve soruşturma ile kovuşturmaya ilişkin maddi/manevi tazminat talepleri için Ağır Ceza Mahkemesi yerine Adalet Bakanlığı bünyesinde bulunan Tazminat Komisyonuna yapılması sağlanarak taleplerin hızlı ve etkin sonuçlandırılması amaçlanmıştır. Tazminat taleplerinin doğrudan Adalet Bakanlığı bünyesinde bulunan Tazminat Komisyonuna yapılması ile kolay erişilebilir ve birincil nitelikte bir başvuru yolu oluşturulmuş olup hakkının ihlal edildiğini düşünen kişiye 6384 sayılı Kanunla kurulan Tazminat Komisyonuna müracaat imkânı tanınmıştır.
Söz konusu Kanun ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nda değişiklik yapılarak aynı zamanda hükmün açıklanmasının geri bırakılması (“HAGB”) kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurulabilmesine imkânı tanınmıştır. Mevcut düzenlemede HAGB kararlarına karşı sadece itiraz kanun yolu öngörülmekte iken beraat kararı alması gereken kişiler hakkında da HAGB kararı verilmekte ve söz konusu karara ilişkin başvurulabilecek yeterli bir kanuni yol mevcut değildi.
Yeni Kanun’daki düzenleme uyarınca “272’nci maddenin üçüncü fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı istinaf yoluna başvurulabilir.” Ancak belirtilmelidir ki uygulamada belki de en çok verilen karar olan HAGB kararına yönelik istinaf kanun yoluna başvurulmasının istinaf mahkemelerinin iş yükünü önemli ölçüde arttırması beklenmektedir.
Yine HAGB’a ilişkin yapılan düzenlemelerden birisi de CMK’nın 231’inci maddesinin altıncı fıkrasında uyarınca “sanığın kabul etmemesi halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.” Hükmünün yürürlükten kaldırılmasıdır.
Buna göre maddenin altıncı fıkrasında yapılan düzenleme ile sanığın kabul etmemesi halinde HAGB kararı verilemeyeceğine ilişkin hüküm yürüklükten kaldırılmış ve şartların varlığı halinde sanık kabul etmese dahi mahkemenin, sanık hakkında HAGB kararı verebileceği düzenlenmiştir.
4- Sürelerin Yeknesaklaştırılmasına Yönelik Gerçekleşen Düzenlemeler
Ceza ve hukuk yargılamasında, kanun yollarına başvuruda farklı sürelerin düzenlenmesi, ilgili kişilerin adalete ulaşmasını güçleştirmektedir. Söz konusu Kanun ile sürelerin oldukça tek tipleştirilmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda Kanun’da 5271 sayılı Ceza Muhakeme Kanunu ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu ile bazı kanunlarda düzenleme yapılarak kanun yolları bakımından gün olarak belirlenen süreler ay ve hafta şeklinde değiştirilmiş olup süreler tebliğ tarihinden itibaren başlamak üzere düzenlenmiştir. Zira kanun yollarına başvuru süreleri 2 hafta olarak belirlenerek, Türk yargısında süre bakımından ortak uygulama benimsemek hedeflenmiştir.
Sürelere yönelik söz konusu düzenlemelerden bazıları şu şekildedir
5271 sayılı Kanunun;
- a) 41 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “yedi gün” ibaresi “iki hafta” şeklinde değiştirilmiştir.
- b) 173’üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “on beş gün” ibaresi “iki hafta” şeklinde değiştirilmiştir.
- c) 251 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “on beş gün” ibaresi “iki hafta” şeklinde değiştirilmiştir.
ç) 268 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “yedi gün” ibaresi “iki hafta” şeklinde değiştirilmiştir.
2004 sayılı Kanunun;
- a) 164’üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “on gün” ibareleri “iki hafta” şeklinde değiştirilmiştir.
- b) 182’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “on gün” ibareleri “iki hafta” şeklinde değiştirilmiştir.
- c) 254’üncü maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “on gün” ibareleri “iki hafta” şeklinde değiştirilmiştir.
ç) 293 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “on gün” ibaresi “iki hafta” şeklinde değiştirilmiştir.
- d) 308/a maddesinin birinci fıkrasında yer alan “on gün” ibareleri “iki hafta” şeklinde değiştirilmiştir.
- e) 308/e maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “on gün” ibareleri “iki hafta” şeklinde değiştirilmiştir.
- f) 320’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “on gün” ibaresi “iki hafta” şeklinde değiştirilmiştir.
Son olarak belirtilmelidir ki bu Kanun ile getirilen düzenlemeler ve değişiklikler 1 Haziran 2024 tarihinde yürüklüğe girecektir.