ABD’de Trump yönetimi tarafından getirilen ek gümrük vergileri, transatlantik ticaret ilişkilerinde yeni bir gerilim dalgası yaratmış ve Avrupa Birliği açısından önemli hukuki ve ekonomik analizleri zorunlu kılmıştır. Çelik ve alüminyum ithalatına uygulanan %25 oranındaki ek vergi ile AB’yi doğrudan etkileyebilecek ticaret kısıtlamaları, ABD’nin giderek daha korumacı bir ticaret stratejisi izlediğini ortaya koymaktadır.

Amerika Birleşik Devletleri’nde (“ABD”) ikinci Trump yönetimi tarafından uygulanan ek gümrük vergileri, transatlantik ticaret gerilimlerini yeniden alevlendirmiş ve Avrupa Birliği (“AB”) açısından önemli hukuki ve ekonomik değerlendirmeleri gündeme getirmiştir.

Bilindiği üzere ABD Başkanı Donald Trump, 1 Şubat 2025’te Kanada ve Meksika menşeli ithalatlara %25, Çin menşeli ürünlere ise %10 ek gümrük vergisi getirmiş, ancak bu tedbirleri 30 günlüğüne askıya almıştır. 9 Şubat’ta ise çelik ve alüminyum ithalatına %25 ek vergi uygulanacağını duyurmuş ve “karşılıklı olmayan ticaret düzenlemeleri (non reciprocal trading arrangements)” ile mücadeleye yönelik kapsamlı bir plan hazırlamaya başlamıştır. Çelik ve alüminyum ithalatına getirilen %25’lik gümrük vergisi ve AB’yi hedef alabilecek olası ticaret kısıtlamaları, ABD’nin daha korumacı bir ticaret politikası benimsemeye başladığını göstermektedir.

AB’nin serbest piyasa ve kurallara dayalı uluslararası ticarete olan uzun vadeli bağlılığı göz önünde bulundurulduğunda, uygulanacak misilleme veya savunma önlemlerinin hukuki yükümlülüklere uygun olması ve AB’deki sanayi sektörlerinin çıkarlarını koruyacak şekilde tasarlanması gerekmektedir.

AB’nin Siyasi Duruşu

AB siyasi liderleri, ABD tarafından gündeme getirilen ek gümrük tarifelerine karşı net ve kararlı bir yanıt verme taahhüdünde bulunmuştur.

AB Üye Devletleri’nin liderleri ve üst düzey AB kurum temsilcileri, “haksız veya keyfi (unfairly or arbitrarily)” bir şekilde uygulandığı değerlendirilen ABD tarifelerine karşı misilleme yapacaklarını açıkça beyan etmiş ve AB’nin gerekli görülen her durumda hızlı ve etkili karşı önlemler alma kapasitesine sahip olduğunu vurgulamıştır. Bununla birlikte, AB taraflar açısından zarar verici olabilecek bir tarife savaşından kaçınmayı hedeflemekte ve ABD ile olan ticaret ve yatırım ilişkilerini diplomatik yollarla korumaya yönelik çabalarını sürdürmektedir.

Bu stratejik yaklaşım, AB’nin 2018 yılında Trump yönetimi tarafından uygulanan gümrük vergilerine verdiği yanıtla benzerlik göstermektedir. Mart 2018’de, Trump yönetimi ulusal güvenlik gerekçesiyle çelik ithalatına %25 ve alüminyum ithalatına %10 oranında ek gümrük tarifesi uygulamaya koymuştur. AB, bu tedbirlere karşı üç aşamalı bir yanıt mekanizması geliştirmiştir.

İlk olarak, AB, çelik ithalatına yönelik bir koruma önlemi soruşturması (safeguard investigation) başlatarak, ABD pazarına giremeyen çelik ürünlerinin AB’ye yönlendirilmesini önlemek amacıyla yeni tarife kotaları uygulamıştır. İkinci olarak, AB, ABD tarafından uygulanan bu tarifelere Dünya Ticaret Örgütü (“DTÖ”) nezdinde hukuki olarak itiraz konusu yapmıştır. Son olarak, Haziran 2018’de, Avrupa Komisyonu, siyasi açıdan stratejik öneme sahip bazı ABD ürünlerine misilleme ek vergiler uygulamıştır.

Söz konusu tedbirler, AB’nin misilleme önlemleri uygulamasına olanak tanıyan 654/2014 Sayılı Yönetmelik çerçevesinde yürürlüğe konulmuştur.

AB’nin geçmiş deneyimleri ışığında, mevcut durumda da benzer bir yaklaşım benimseyerek ticaret politikası araçlarını kullanması, hukuki yollarla itirazlarını sürdürmesi ve diplomatik müzakereleri ön planda tutması beklenmektedir. AB, önceki Trump yönetimi döneminde yaşanan ticari anlaşmazlıkları, Biden yönetimiyle yürütülen müzakereler sonucunda çözüme kavuşturarak uygulanan tarifelerin askıya alınmasını ve çelik ile alüminyum tarifelerinin kota sistemine çevrilmesini sağlamıştır. Mevcut gelişmeler ışığında, AB’nin yeni gümrük vergilerine karşı atacağı adımların benzer bir çerçevede şekillenmesi öngörülmektedir.

AB’nin Zorlayıcı Tedbirlere Karşı Önlem Mekanizması ve Olası Uygulamaları

AB, Kasım 2023’te kabul edilen Zorlayıcı Tedbirlere Karşı Önlem Mekanizması (Anti-Coercion Instrument – “ACI”) kapsamında, yeni bir dizi önlemi devreye alma yetkisine sahiptir. Bu araç, üçüncü ülkeler tarafından AB’ye veya Üye Devletler’e yönelik ekonomik baskıların engellenmesi ve karşı önlemlerin uygulanabilmesi için tasarlanmıştır.

ACI, üçüncü bir ülkenin ticaret veya yatırım önlemleri yoluyla AB veya Üye Devletler’in karar alma süreçlerine müdahale etmeye çalıştığı durumları ekonomik baskı olarak tanımlamaktadır. Bu kapsamda Avrupa Komisyonu, ekonomik baskının varlığını tespit ederek, orantılı ve etkili karşı önlemler önerme hakkında sahiptir. Bu önlemler arasında gümrük vergileri, ithalat/ihracat yasakları, doğrudan yabancı yatırımlara kısıtlamalar, kamu ihalelerine erişim sınırlamaları, finansal yaptırımlar ve belirli şirketlere veya bireylere yönelik hedefli tedbirler yer almaktadır.

ACI’nin uygulanması dört aşamadan oluşmaktadır:

  1. İnceleme: Avrupa Komisyonu, ekonomik baskının var olup olmadığını araştırır.
  2. Belirleme: Avrupa Konseyi, nitelikli çoğunlukla ekonomik baskının varlığına karar verir.
  3. Diplomatik Girişimler: AB, ilgili ülkeyle müzakere yoluyla sorunun çözülmesini sağlamaya çalışır.
  4. Karşı Önlemler: Diplomatik girişimlerin sonuçsuz kalması halinde, Avrupa Komisyonu uygun karşı tedbirleri uygular.

ACI kapsamında alınacak önlemler, ekonomik baskının sona ermesi, bir anlaşma ile çözülmesi veya söz konusu durumun AB’nin çıkarına olmaktan çıkması halinde kaldırılabilir.

Mevcut durumda, ABD’nin Trump yönetimi tarafından yeniden gündeme getirilen ticaret tarifelerine karşı AB’nin ACI çerçevesinde adımlar atabileceği değerlendirilmektedir. Olası karşı önlemler arasında, ABD’den ithal edilen bazı ürünlere yönelik ek gümrük vergileri getirilmesi, stratejik ürün ihracatına kısıtlamalar getirilmesi veya ABD menşeli büyük teknoloji şirketlerine yönelik pazar erişimi düzenlemelerinin sıkılaştırılması gibi seçenekler bulunmaktadır. Özellikle dijital hizmetler vergisi gibi düzenlemeler, ABD ile AB arasındaki ticari dengeyi etkileyebilecek bir önlem olarak yeniden gündeme gelebilir.

ACI’nin uygulanmasının, AB’nin ticari egemenliğini koruma yönündeki stratejik adımlarının bir parçası olduğu ve gelecekte benzer ekonomik baskı girişimlerine karşı bir önlem olarak kullanılabileceği değerlendirilmektedir.

Alternatif veya Destekleyici Araçlar

AB, ACI kapsamında alınacak tedbirlere ek olarak, özellikle ABD tarafından getirilen yeni ticaret kısıtlamalarına karşı bir dizi hukuki ve düzenleyici önlem uygulayabilir. Bu önlemler şunları içerir:

Koruma Önlemleri (Safeguard measures): Avrupa Komisyonu, önceki ABD tarife ihtilafında çelik ithalatına uygulanan korunma önlemlerine benzer şekilde, AB’ye yönlendirilen ticaret akışlarının olumsuz etkilerini hafifletmek amacıyla korunma tedbirleri alabilir. Ancak bu önlemler, DTÖ kurallarına uygun ve geçici nitelikte olmalı ve tüm ticaret ortaklarını kapsayacak şekilde uygulanmalıdır.

AB 654/2014 Sayılı Yönetmelik Kapsamında Tarifeler: Belirtildiği üzere AB, daha önce ABD’nin 232. bölüm tarifelerinin bir koruma önlemi gerektirdiğini değerlendirerek bu düzenleme çerçevesinde misilleme tarifeleri uygulamıştı. Ancak, DTÖ’nün son kararları bu gerekçeyi hukuki açıdan tartışmalı hale getirmiş ve gelecekte bu mekanizmanın kullanımına ilişkin belirsizlik yaratmıştır.

DTÖ’ye Başvuru: AB, uluslararası ticaret hukukuna olan bağlılığını göstermek amacıyla DTÖ’nün ihtilaf çözüm mekanizmasını devreye sokabilir. Ancak, DTÖ sürecinin yavaş işlemesi göz önüne alındığında, bu girişimin kısa vadede daha çok sembolik bir nitelik taşıyacağı düşünülmektedir.

Anti-Sübvansiyon ve Anti-Damping Soruşturmaları: Avrupa Komisyonu, AB sanayisine zarar veren potansiyel ABD sübvansiyonları veya damping uygulamalarına yönelik soruşturmalar başlatabilir. Ancak bu tür soruşturmalar genellikle en az bir yıl sürmekte olup, yalnızca belirli ürünlere yönelik yaptırımlarla sonuçlanmaktadır.

Politika Düzenlemeleri: AB liderleri, kamu alımları için “Avrupa’dan Al (Buy European Act)” düzenlemesi veya menşe kurallarına ilişkin daha sıkı gereklilikler gibi Avrupa pazarını güçlendirmeye yönelik çeşitli politika önlemleri önermektedir. Ancak bu tür düzenlemeler, doğrudan ekonomik zorlamayla mücadeleye odaklanan ACI’nin kapsamı dışında kalmaktadır.

İşletmeler İçin Öneriler

AB, olası yeni ticaret tarifelerine karşı hazırlık yaparken, işletmelerin de ticaret aksaklıklarına karşı önlem alması gerekmektedir. AB’nin Zorlayıcı Tedbirlere Karşı Önlem Mekanizması, keyfi ticari uygulamalara karşı misilleme, hukuki süreçler ve diplomasi yoluyla yapılandırılmış bir yanıt mekanizması sunmaktadır. Olası misilleme önlemlerinin çeşitliliği göz önüne alındığında, işletmelerin maliyet değişiklikleri, tedarik zinciri kesintileri ve piyasa erişim kısıtlamaları gibi geniş kapsamlı etkilere karşı hazırlıklı olması önem arz etmektedir.

Ayrıca, ticaret ve rekabet politikalarında alternatif araçların kullanımı ile menşe kurallarının sıkılaştırılması gibi iç politika değişiklikleri de ticaret akışlarını etkileyebilir. Bu nedenle, işletmeler transatlantik ticaret politikalarındaki değişimleri yakından takip etmeli ve pazar erişimindeki olası kısıtlamalar, ek gümrük vergileri veya diğer ticari düzenlemeler karşısında risk yönetimi stratejileri geliştirmelidir.

Son olarak, işletmeler ACI kapsamında alınacak önlemler konusunda görüşlerini dile getirme hakkına sahip olacaktır. Ekonomik zorlamadan etkilenen şirketler, Avrupa Komisyonu’na araştırma başlatılması için gerekçeli taleplerde bulunabilecektir. Soruşturma sürecinde, Avrupa Komisyonu paydaşlarla istişare ederek olası ekonomik baskılar hakkında bilgi toplayacaktır. Nihai olarak, Avrupa Komisyonu misilleme tedbirlerinin AB’nin genel çıkarlarına uygun olup olmadığını değerlendirirken, AB içindeki ithalatçılar, üreticiler ve nihai tüketicilerin çıkarlarını da göz önünde bulunduracaktır.