Almanya Federal Hükümeti, Avrupa Birliği’nin Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi’ne (CS3D) ilişkin önceki eleştirilerinden geri adım atarak, düzenlemenin tamamen iptal edilmesi yerine bürokrasinin azaltılması ve mevzuatın sadeleştirilmesi yönünde bir pozisyon benimsemiştir. Bu değişim, Almanya’nın ulusal tedarik zinciri yasası LkSG’nin kaldırılması ve yerine AB düzeyinde daha uygulanabilir bir çerçevenin getirilmesi hedefiyle uyumlu olup, Avrupa Komisyonu’nun reform süreciyle paralellik göstermektedir.

Almanya Federal Hükümeti, Avrupa Birliği’nin (“AB”) şirketlere, faaliyetleri ile tedarik zincirleri boyunca insan haklarına ve çevreye yönelik olumsuz etkileri belirleme, önleme, hafifletme ve gidermeye yönelik yükümlülükler getiren Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi’ne (Corporate Sustainability Due Diligence Directive – “CS3D”) ilişkin tutumunu gözden geçirerek, direktifin tamamen iptal edilmesine yönelik önceki açıklamalarından geri adım atmıştır.

Bu açıklama, Almanya Başbakanı Friedrich Merz’in Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e yönelik, CS3D’nin tamamen yürürlükten kaldırılması gerektiğine ilişkin beyanlarının ardından gelmiştir. Başbakan Merz’in bu açıklamaları, Avrupa kamuoyunda ve AB kurumları nezdinde geniş yankı uyandırırken; kısa bir süre sonra Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da benzer bir tutum sergileyerek, CS3D’nin AB gündeminden çıkarılması gerektiğini ifade etmiş, ayrıca Fransa’nın bu hususta Almanya ile artık aynı fikirde olduğunu dile getirmiştir. Bu gelişmeler, söz konusu direktife yönelik siyasi desteğin bazı Üye Devletler nezdinde zayıflamakta olduğunu göstermektedir.

Almanya’nın tutumundaki söz konusu değişiklik, Nisan 2025’te kurulan yeni koalisyon hükümetinin programıyla doğrudan ilişkilidir. Koalisyon anlaşmasında, Almanya’nın mevcut Tedarik Zinciri Yasası’nın (“LkSG”) kaldırılması öngörülmüş; ancak bu boşluğun AB düzeyindeki CS3D ile doldurulacağı belirtilmiştir.

Bu yönüyle Almanya, ulusal düzenlemeyi ortadan kaldırırken, Avrupa düzeyindeki ortak çerçevenin daha sade, uygulanabilir ve işletmeler açısından öngörülebilir şekilde yeniden kurgulanması gerektiğini savunmaktadır.

Başbakan Merz’in, bir yandan LkSG’nin kaldırılmasını öngören koalisyon mutabakatını desteklerken, diğer yandan CS3D’nin tümüyle iptalini dile getirmesi arasında doğan çelişkiyi gidermek amacıyla yapılan resmi açıklamada, federal hükümetin önceliğinin “bürokratik yükün azaltılması” ve “Avrupa düzenleyici çerçevesinin sadeleştirilmesi” olduğu belirtilmiştir. Hükümet sözcüsü tarafından yapılan açıklamada, Almanya’nın söz konusu sadeleştirme ve uyumlaştırma hedefleri doğrultusunda Avrupa Komisyonu ile yakın iş birliği içinde çalışmakta olduğu ve bu bağlamda somut reform önerileri geliştirme sürecinde bulunduğu belirtilmiştir.

Almanya’nın CS3D’ye ilişkin tutumundaki yumuşama, AB içinde bu düzenlemeye dair siyasi uzlaşı arayışının sürdüğünü göstermektedir. Almanya’nın düzenlemeyi tamamen iptal etmekten ziyade, mevcut metni sadeleştirme ve işletmeler üzerindeki yükü azaltma yönündeki yaklaşımı, Komisyon’un Omnibus reform gündemiyle örtüşmektedir.

Gelinen noktada, CS3D’nin uygulanmasının önümüzdeki yıllarda daha dar kapsamlı, aşamalı ve esnek bir çerçevede gerçekleşeceğine işaret etmektedir. Ancak buna rağmen, şirketlerin insan hakları ve çevreye ilişkin tedarik zinciri risklerini yönetme yükümlülükleri yürürlükte kalmaya devam edecek olup, iş dünyasının bu dönüşüme uyum sağlaması kritik önem taşımaktadır.