Teknolojideki, özellikle dijital ve yapay zeka alanındaki şaşırtıcı değişim hızı, insan refahını ve gezegen sağlığını etkileyebilecek devrim niteliğinde bir potansiyele sahiptir. Teknolojik ilerlemeler ve dijital dönüşüm hızlandıkça, bunların hem olumlu hem de olumsuz etkileri de aynı şekilde artacaktır. Bu sebeple bu süreç, çevresel ve toplumsal etkileri göz önünde bulundurularak sürdürülebilir ve etik bir biçimde yönetilmelidir.
Yapay zeka, bilgiyi işleyebilen, insan düşünce süreçlerini taklit edebilen, büyük veri kümelerini analiz ederek öğrenme ve problem çözme kabiliyeti geliştiren bir teknoloji alanıdır. Makine öğrenmesi ve derin öğrenme gibi alt dalları sayesinde, yapay zeka sistemleri belirli görevleri otomatikleştirerek insan müdahalesine olan ihtiyacı azaltabilmektedir. Bu teknolojik ilerlemenin, toplumsal yapı, ekonomi, insan hakları ve çevre üzerinde önemli etkileri bulunmaktadır.
Yapay Zekanın Toplumsal Etkileri
İstihdam ve İş Gücü Dinamikleri
Yapay zekanın gelişimi, insan gücüne olan ihtiyacı azaltmaktadır. Bu durum, bazı mesleklerin ortadan kalkmasına neden olabileceği gibi, yeni meslek alanlarının doğmasına da zemin hazırlamaktadır. Ancak, iş gücü piyasasında ciddi bir dönüşüm yaşanması, yeniden eğitim ve mesleki uyum politikalarının uygulanmasını zorunlu kılmaktadır.
Veri Gizliliği ve Kişisel Verilerin Korunması
Yapay zeka sistemleri, büyük veri analizi yaparak bireylerin kişisel verilerini işleyebilmekte ve bu süreçte mahremiyet haklarını tehdit edebilmektedir. Özellikle Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Yönetmeliği (GDPR) gibi düzenlemeler, yapay zeka tabanlı veri işleme faaliyetlerini sıkı kurallara bağlamaktadır. Ancak, küresel ölçekte farklı düzenlemeler ve denetim mekanizmalarının bulunması, kişisel veri güvenliği konusunda hukuki karmaşıklıklara neden olmaktadır.
Yapay Zekanın Çevresel Etkileri
Yapay zekanın verileri analiz edebilme yeteneği, çevresel izleme faaliyetlerini geliştirerek hükümetlerin, işletmelerin ve bireylerin daha bilinçli ve çevre dostu kararlar almalarına yardımcı olacak kritik bir araç haline gelmesini sağlamaktadır.
Yapay zekanın sunduğu bu faydaların yanı sıra, dikkate alınması gereken bazı olumsuz etkiler de mevcuttur. Yapay zeka sistemlerinin yüksek enerji tüketimi, veri gizliliği ve güvenliği riskleri, etik kaygılar ve teknolojinin bazı sektörlerde istihdam kaybına yol açma potansiyeli, bu teknolojinin sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda dikkatle ele alınması gerektiğini göstermektedir. Bu nedenle, yapay zeka uygulamalarının çevresel ve sosyal etkilerini dengeleyici bir düzenleyici çerçevenin oluşturulması büyük önem arz etmektedir.
Bu kapsamda yapay zekanın olası negatif etkileri aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
- Enerji Tüketimi ve Karbon Salımı– Yapay zeka sistemleri büyük ölçekli veri merkezlerinde çalıştırılmakta olup bu merkezlerin enerji tüketimi oldukça yüksektir. Uluslararası Enerji Ajansı’nın raporlarına göre, büyük veri merkezleri küresel elektrik tüketiminin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Özellikle fosil yakıtlarla çalışan enerji kaynaklarının kullanımı, sera gazı emisyonlarını artırarak iklim değişikliğini tetiklemektedir.
- Elektronik Atık Sorunu- Yapay zeka uygulamalarının yaygınlaşmasıyla birlikte, yüksek kapasiteli işlemciler ve veri saklama sistemlerine duyulan ihtiyaç artmaktadır. Bu durum, eskiyen elektronik cihazların hızla atık haline gelmesine ve geri dönüşüm süreçlerinin yetersiz kalmasına yol açmaktadır. Elektronik atıklarda bulunan ağır metaller ve toksik maddeler, çevre ve insan sağlığı açısından ciddi riskler taşımaktadır.
- Doğal Kaynak Kullanımı- Yapay zeka sistemlerinin çalışması için gerekli olan yarı iletkenler ve nadir toprak elementleri, çevresel açıdan yıkıcı madencilik faaliyetleri ile elde edilmektedir.
Yapay Zekanın Kontrol Altına Alınması Kapsamında Olası Yöntemler
Ulusal ve uluslararası düzenlemeler kapsamında;
Avrupa Birliği Yapay Zeka Yasası (AI Act)- AB, yapay zeka sistemlerini risk temelli bir yaklaşımla düzenlemekte olup, yüksek riskli yapay zeka uygulamaları için sıkı denetimler getirmektedir. AI Act, etik ve güvenlik standartlarını belirleyerek yapay zeka sistemlerinin şeffaflığını artırmayı hedeflemektedir.
Türkiye’de Yapay Zeka Hukuku- Türkiye’de yapay zeka teknolojileri doğrudan düzenleyen kapsamlı bir mevzuat bulunmamakla birlikte, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ve Elektronik Ticaret Kanunu gibi mevzuatlar, yapay zeka ile ilgili belirli alanlarda hukuki çerçeve çizmektedir. Yapay zekaya özel düzenlemelerin getirilmesi, sektörel uygulamaların daha sağlıklı ilerlemesi açısından kritik önem taşımaktadır.
Birleşmiş Milletler ve OECD İlkeleri- Birleşmiş Milletler ve OECD tarafından geliştirilen etik ve güvenlik standartları, yapay zekanın küresel çapta sorumlu bir şekilde geliştirilmesi ve kullanılması için yol gösterici niteliktedir.
Yapay zekanın çevresel etkisini azaltmak ve sürdürülebilir bir teknoloji olarak gelişmesini sağlamak için şu adımlar öne çıkmaktadır:
Enerji Verimli Algoritmaların Geliştirilmesi- Teknoloji şirketlerinin, yapay zeka algoritmalarının enerji verimliliğini artırması çevresel etkileri azaltmada kritik bir adımdır. Bu noktada teknoloji şirketlerinin, daha az enerji tüketen ve çevreye duyarlı algoritmalar geliştirmesi teşvik edilmelidir.
Yenilenebilir Enerji Kullanımı- Veri merkezlerinin yenilenebilir enerji kaynakları ile çalıştırılması, karbon salımını azaltarak çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlayacaktır.
Çevresel Etkilerin Raporlanması- Yapay zeka sistemleri geliştiren şirketler, çevresel etkileri konusunda periyodik raporlama yaparak şeffaflık sağlamalı ve bu veriler bağımsız denetim mekanizmaları tarafından değerlendirilmeye tabi tutulmalıdır.
Standart Prosedürlerin Oluşturulması- Yapay zekanın çevresel etkisini değerlendirmek için standart prosedürlerin oluşturulması gerekmektedir. Bu kapsamda uzmanlar, tüm ülkelerde geçerli olacak yöntemlerin geliştirilmesini ve güvenilir veri altyapısının güçlendirilmesini önermektedir.
Yapay zeka, enerji, ulaşım, sanayi ve tarım gibi birçok sektörde verimliliği artırma ve süreçleri iyileştirme potansiyeline sahip önemli bir teknolojik araçtır. Ancak, bu teknolojilerin uygulanması sırasında çevresel etkilerinin göz ardı edilmemesi gerektiği açık bir şekilde vurgulanmalıdır. Aksi takdirde, hızlı teknolojik ilerlemelerin uzun vadeli çevresel sonuçları, doğal kaynakların tükenmesi, enerji tüketiminin artışı ve ekosistemlere zarar verme gibi ciddi olumsuz etkiler doğurabilir.
Bu sebeple, sürdürülebilir yapay zeka uygulamalarının teşvik edilmesi, yalnızca teknolojinin toplum üzerindeki olumlu etkilerini en üst düzeye çıkarmakla kalmayacak, aynı zamanda çevresel etkilerini asgariye indirerek, ekolojik dengeyi koruma adına önemli bir adım olacaktır. Bu bağlamda, çevre dostu yapay zeka çözümlerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması, teknolojinin sorumlu bir şekilde kullanılması için kritik bir öneme sahiptir.