Yapay zeka teknolojilerinin hızla yaygınlaşmasıyla birlikte, şirketlerin bu alandaki iddialarının doğruluğu giderek daha fazla sorgulanmaktadır. Özellikle “AI washing” olarak adlandırılan, gerçekte var olmayan veya abartılı yapay zeka teknolojileri hakkında yanıltıcı beyanlarda bulunulması, hem yatırımcıları hem de tüketicileri ciddi şekilde etkilemektedir. Bu tür eylemler, yalnızca etik sorunlar doğurmakla kalmayıp aynı zamanda hukuki sorumlulukları da beraberinde getirmektedir. ABD’de SEC ve Adalet Bakanlığı, bu tür yanıltıcı uygulamalara karşı hukuki adımlar atmakta olup şirketlerin yapay zeka konusunda şeffaf ve doğru açıklamalarda bulunmalarını zorunlu kılmaktadır.

Günümüzde, yapay zeka teknolojilerinin hızla gelişmesiyle birlikte, bu alanda yapılan yanıltıcı açıklamalar ve reklamlar artış göstermektedir. Bu tür yanlış beyanlar, AI washing olarak adlandırılmakta olup son derece ciddi hukuki sonuçlara yol açabilmektedir. AI washing, tıpkı yeşil aklamada (greenwashing) olduğu gibi şirketlerin yapay zeka teknolojilerine sahip olduklarını iddia etmeleri, ancak aslında bu tür teknolojilerin var olmadığı veya mevcut olduğunun gösterilemediği durumları ifade etmektedir. Bu bağlamda, ABD’de Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (US Securities and Exchange Commission- “SEC”) ile Adalet Bakanlığı (Department of Justice – “DOJ”), bu tür yanıltıcı iddialarla mücadele etmek adına yasal bir duruş sergilemektedir.

Bu noktada SEC’in Theodore J. Farnsworth, J. Mitchell Lowe ve Khalid Itum’a karşı başlattığı dava dikkat çekmektedir. Farnsworth, Helios & Matheson Analytics Inc. ve MoviePass Inc.’in eski CEO’su olarak, şirketlerinin yapay zeka teknolojilerinin kullanımına dair yanıltıcı beyanlarda bulunmuş ve bu iddialar, büyük bir yatırımcı kitlesi üzerinde yanıltıcı etkiler yaratmıştır.

Helios & Matheson, 2017 yılında MoviePass’i satın alarak, kullanıcıların sınırsız film izleme imkanı sunduğu bir abonelik planı başlatmış, ancak bu iş modeli zaman içinde sürdürülebilir olamamıştır. Farnsworth, şirketin kullanıcı verilerini analiz ederek kar elde edeceğini iddia etmiş, fakat söz konusu teknolojinin mevcut olmadığını gizlemiştir.

Sonuç olarak, MoviePass’ın iş modeli başarısız olmuş ve şirket, kullanıcı erişimini kısıtlayarak sözleşme yükümlülüklerine aykırı davranmıştır. Bu durum, sadece tüketiciyi yanıltmakla kalmamış, Farnsworth’un yanıltıcı beyanları nedeniyle yatırımcılar toplamda 120 milyon doları aşan zarara uğramıştır.

Bu nedenle, SEC 2022 yılında Farnsworth’a karşı çeşitli suçlamalarla dava açmış, Adalet Bakanlığı ise ilgili suçlar kapsamında cezai soruşturma başlatmıştır. Bu süreç, Farnsworth’un yalnızca hukuki değil, aynı zamanda cezai sorumlulukla karşı karşıya kalmasına neden olmuştur.

Bu süreç sonunda Farnsworth, 2024 yılı itibarıyla SEC’nin uzlaşma teklifini kabul etmiş ve şirket yöneticiliğinden men edilme (injunctions and bans on serving as an officer) ile diğer yaptırımlara tabi olmayı kabul etmiştir. Ancak, finansal yaptırımların kesinleşmesi ceza davalarının sonuçlanmasına bırakılmıştır.

Farnsworth, Ocak 2025’te menkul kıymet dolandırıcılığı ve menkul kıymet dolandırıcılığına teşebbüs (fraud and conspiracy to commit securities fraud) suçlarını kabul etmiş ve bu suçlar nedeniyle toplamda 20 yıl hapis cezası istemiyle karşı karşıya kalmıştır.

Bu dava, yapay zeka teknolojilerinin ticaret ve yatırımcı beyanları üzerindeki hukuki risklerini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Zira yanlış ve yanıltıcı iddialar, yalnızca şirketlerin itibarını zedelemekle kalmayıp, aynı zamanda yasal sorumluluklarla karşı karşıya kalmalarına da yol açmaktadır.

SEC ve DOJ’nin, özellikle yapay zeka teknolojilerine dair yanıltıcı beyanlara karşı etkin mücadelesi, bu alandaki hukuki standartların giderek daha da sıkılaştığını ve şirketlerin doğru ve şeffaf açıklamalar yapmalarının önemi bir kez daha ortaya koymaktadır.

Aksi takdirde, şirketler sadece hukuki açıdan değil, aynı zamanda finansal açıdan da ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kalma potansiyeline sahiptir.