5 Ocak 2023’te Avrupa Birliği Resmî Gazetesi’nde yayımlanan ve yürürlüğe giren Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi’nin (Corporate Sustainability Reporting Directive –“CSRD”) Avrupa Birliği (“AB”) üyesi ülkeler tarafından 18 ay içerisinde iç hukuka uygulanması beklenmektedir. Bu kapsamda AB üye devletlerinin CSRD’yi ulusal hukuklarına entegre etmek için Temmuz 2024’e kadar süreleri olup Fransa bu konuda CSRD’ye yönelik düzenleme yapan ilk ülke olmuştur.
CSRD ile birlikte AB, şirketlerin sürdürülebilirlik performansını daha şeffaf ve kapsamlı bir şekilde raporlamalarını sağlamak amacıyla önemli bir adım atmıştır. Nitekim CSRD’nin amacı şirketlerin, sürdürülebilirlikle bağlantılı risk ve fırsatları yatırımcılar ve diğer paydaşlar ile şeffaf bir şekilde paylaşmasıdır.
Değişen dünya düzeni ile birlikte günümüzde şirketlerin yalnızca faaliyetlerini sürdürme üretim, hizmet sunma ve karlılığın artırılması amacı yetersiz olup ayakta kalmak ve gelişmek isteyen kuruluşların, iklim krizi gibi çevresel etkenlere, çevre ve toplum üzerindeki etkilerinine, çeşitlilik ve kapsayıcılık gibi sosyal faktörlere, etik ve şeffaflık gibi yönetişim konularına öncelik vermesi gerekmektedir.
Fransa, söz konusu CSRD’ye uymayan şirket yöneticilerine yönelik ciddi yaptırımlar uygulama yolunda önemli bir adım atarak AB’de CSRD’yi ulusal hukukuna aktaran ve emsal yaptırımları uygulayacak ilk ülke olmuştur. Fransa’nın CSRD’ye uyumsuzluk durumunda uygulanacak cezalar konusunda getirdiği hükümler diğer ülkelere emsal teşkil etme niteliğindedir.
Fransa’daki yasal düzenleme ile CSRD’de yer alan önlemlerin Fransız yasalarına aktarılacağı ve özellikle Fransız şirketlerinin ESG konuları ve raporlamayla ilgili yükümlülüklerini Fransız Ticaret Kanunu kapsamında uyumlu hale getirmeyi ve netleştirmeyi amaçlamaktadır
Fransa’nın getirdiği yasal düzenleme ile, CSRD kapsamında gerçekleştirilecek raporlamanın dış denetçiler tarafından güvence altına alınması zorunlu kılınmış, bu süreci engelleyen veya rapor hazırlanması noktasına gerekli bilgileri sunmayan şirket yöneticilerine 75.000 Euro’ya kadar para cezası ve beş yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Buna ek olarak şartlara uymayan şirketler kamu ihale tekliflerinden de menedilebilmektedir.
Üye Devletler’in yalnızca azınlığı denetim pazarlarını bağımsız güvence hizmetleri sağlayan kuruluşlara açacaklarını belirtmiş olmakla birlikte Fransa’nın CSRD’yi iç hukuk yollarından geçirdiği hali ile CSRD’nin gerektirdiği şekilde, bağımsız üçüncü taraf kuruluşların (Independent Third-party Organisations, OTI) sürdürülebilirlik raporlamasını “denetlemesine” izin vermektedir.
Ayrıca, raporların bağımsız üçüncü taraf kuruluşları tarafından denetlenmesini sağlamayan yöneticiler için de iki yıl hapis ve 30.000 Euro’ya kadar para cezası gibi ciddi yaptırımlar söz konusudur.
Türk Şirketler hukuku bağlamında, sözleşme serbestisi ilkesinin varlığı nedeniyle, pay sahipleri, yöneticiler, şirket ve menfaat sahipleri arasındaki ilişkiler, özgür sözleşme prensibi çerçevesinde düzenlenmektedir. Ancak, toplumsal açıdan da yararı bulunan çevresel ve sosyal faktörlerin yönetim kurulu tarafından değerlendirilmesi, yatırımcılar ve tüm paydaşlar için olumlu sonuçlar doğurabilir.
Bu konuda Fransa’da olduğu gibi, Avrupa Birliği mevzuatında da benzer tartışmaların olduğu görülmekte olup Avrupa Birliği içinde yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu düzenleyen çeşitli özen yükümlülüğüne ve raporlama zorunluluğuna ilişkin regülasyon çalışmaları bulunmaktadır.
Gelişen mevzuat çalışmaları ve ulusal, uluslararası politikalar ile birlikte Türk Ticaret Kanunu kapsamındaki menfaat değerlendirmesinin de farklı açılardan ele alınabileceği ifade edilebilir. Yöneticilerin, mevzuat düzenlemelerinden kaynaklanabilecek sorumluluk hükümleri dışında yöneticilerin ESG & Sürdürülebilirlik konularına ilişkin sorumluluklarını yerine getirmemeleri halinde, bu durumda zarar gören pay sahipleri, şirket ve alacaklılar yöneticilerden zararlarını talep edebilecekleri düşünülmektedir.
AB Üye Devletler’in CSRD’yi ulusal hukuklarına entegre etmek için Temmuz 2024’e kadar süreleri olup Fransa’nın emsal nitelikteki bu adımının diğer ülkeler tarafından da takip edilip edilmeyeceği konusunda öncü bir rol oynayacaktır.